------------------- Son haftaları hep "ihtimal" hesapları üzerinde dans ederek geçirdik. En hesap bilmeyenimiz bile eline kâğıdı kalemi alıp kafa yordu ve ihtimaller muhtemel olmaktan çıkıp tekamül etmiş teoriler arasına geçti veee... Sonunda bütün komplolar bitti. ------------------- Fenerbahçelileri, teknik ekibi ve yönetimini öncelikle olmak üzere tebrik ederim. Bulabildiğim her Trabzonspor taraftarının da elini sıkıyorum iki gündür. Son haftaların hepsini "ihtimal hesapları" yapmaktan dolayı matematiğin, yani en sevimsiz dersin uzmanı olarak tamamladık. İlk "abaküs" Çinliler tarafından yapıldı ama ilk hesap makinesi prototipini 1623 yılında doğan Blaise Pascal adında bir matematikçi sundu insanlığa. 1654'te Chevalier de Mere adında bir Fransız asilzadesi bir soru sordu matematikçiye ve dönemin en popüler kumarı olan 4 zarı aynı anda atıp hiçbirinin 6 gelmemesi ile kazanılan oyunda şansının ne olduğunu sordu. Bir devlet büyüğü olan Pierre de Fermat'ın ısrarları sonucu hesaplayan Pascal şu sonuca vardı: "100 atışın 48'inde 6 gelmeme ihtimali bulunurken 52 atışta gelme ihtimali vardır." Ana fikir o anda orada doğdu: "Kasa kazanma ihtimali olmayan bir oyunu oynatmaz!" Sonra ilerletti Pascal araştırmasını... Hesabın bugünkü tanımı ise bir felaket Diyelim bir talih oyunu 10 trilyon veriyor. Vergi olmayan hayali bir ülkedeyiz diyelim. 120 milyon kombinasyondan biri ise kazanma şansınız, iki bilet aldığınızda bu ihtimal 60 milyonda bire düşmüyor, tam tersine 120 milyonda sadece 2 şansa sahip oluyorsunuz. Beklenen değer = kazanma ihtimali yani 10 trilyon + kaybetme ihtimali. Sonuç 1/120 milyon ve çıkan x 10 milyondur. Bu da 0.083 kuruş eder ki, 1 kuruş bile etmiyor gördüğünüz gibi. Toplam ikramiye ancak 120 trilyonu geçer ve 125 trilyon olursa 1 lira 04 kuruş "eder değeri" olan bir bileti size satmış olurlar ki ancak o zaman doğru bir iş yapmış olursunuz. O da bir bileti 1 liraya almanız şartıyla... Kasaya karşı kazanamazsınız anlayacağınız. Buna kafayı takan Blaise Pascal ilk aritmetik makinesini keşfettiğinde bilmiyordu 17. yüzyılın en önemli matematikçisi olduğunu. Şampiyonluk ihtimal hesaplarında... İki ihtimal dışında bütün şartlarda hep kasa kazanır. Eğer bir konuda üç ihtimal varsa tahminde bulunan birinin kazanma ihtimali hemen 0.3.333 sonsuza (?) düşer kasanınki ise hemen 0.6 666 sonsuz (?) oluverir. Gollerin şampiyonu olmakla gönüllerin şampiyonu olmanın matematikte yeri yoktur, olsa olsa felsefe bakar o konuya. En çok puan toplamakla en iyi olmak da matematiğin işi değildir. 153 gol atan iki takımdan 84 atan 69 atanı 1 gol farkıyla geçebiliyorsa buna matematik çıldırmaz mı?.. 17 oyunda hiç 6 atmadan 4 zar sallamanın istatistiği, yaşasaydı Pascal Blaise'i matematikten vazgeçirip; hayatının sonlarında seçtiği "papazlığı" ona çok daha önce seçtirmez miydi? Ligi kazanan; ligimizin en önemli kasasını oluşturan Fenerbahçe'nin kasası ve bu oyunu oynatan mekan sahibi Türkiye Futbol Federasyonu değil midir?.. Bu oyunda hakemler acaba birer "croupier" midirler?.. Son soru ise Pascal'ın bile aklına gelmezdi: "Bu oyunda, acaba hileli zar kullanıldı mı?.." POST-İT Drogba gelir diye korkanlardanım. Bir çuval para verip Türkiye liginde 34 yaşına sokacaksınız, o da gerçek yaşı 33 ise. Eski araba gibi... Son sahibi olursunuz alırsanız... Bu bir senfoniyse eğer... Alex ara sıra sololar atıp bütün alkışı toplayan vokaldir. Dos Santos bütün eser boyunca bekleyip iki kere vuran ama akılda kalabilen "tamperemanı" sağlayan kreşendoların sahibidir. Bir timpanisttir. Volkan yaylılardadır zaman zaman akordu bozulsa da. Solist keman Gökhan Gönül'dür. Zaman zaman sahneye yakışmasa da Emre elektronik düzeni yapmış, Lugano ise tabii ki vurmalılarda. Baştan sona bütün eserin alt yapısında hiç görülmeden basgitarı çalan, hep sahnede olan Mehmet Topuz ise "her orkestraya lazım" bir konseri başarıyla tamamlamıştır. S-ÖZ - Ümit Aktan "2x2 = 5 edebilir, ama önce 4 ettiğini çürütmelisiniz..." Az kaldı. Bütün yaptıkları Özgener'i kurtaramayacak. Mehmet Atalay gelecek ve sorunlar bitecek. En azından "erkekçe" oynanacak futbol.