İlk haftanın izdüşümü...

A -
A +

İlk haftanın günahı olmaz ama ilk başlardaki kayıpların da bir yıkım başlangıcı, bir umutsuzluk başlatması beklenebilir. İlk haftaların flaş ve farklı sonuçlarının da bir kandırmaca olması muhtemeldir. Son birkaç haftaya girdiğimizde söylenecek bir sözcükle giriş yapalım: "Bu köprünün altından daha çok su akar..." Ancak daha ilk haftadan belirlenen gerçek, bazı "orta karar" takımların bazı "büyük takımların başına beklenmedik işler açacağıdır. Şampiyonluk için adı geçen, ancak geçen yılı baz aldığımızda her takımın şampiyonluk için adının geçebileceğini kabul etmemiz gereken ligimiz başladı. Bazı takımları tek tek ele alıp, "ilk haftanın günahı olmaz" denilen yanılma payını da yanına katarak bir analiz de ben yapmak istedim. Adaylık için adı çok geçenlerden başlamak isterim. Çünkü onlar "parayı geniş ve rahat kullanıp borçlanmaktan korkmayan" takımlardır. Onları tehdit edenler ise "parayı iyi ve doğru kullanıp hedefine uygun" hamleler yapanlardır. Tehdit ederdi eskiden birkaç büyük takım... Şimdi şiddetli tehdit altındalar... Fenerbahçe İlk haftanın en gollü üç puanını aldı ve bunu kimse seyredemedi. Fenerbahçe bu kadar "önde oynamayı" hemen başaracak bir oyuncu profiline sahip değil. Ama bunu denemekte ısrarlı ve kararlı bir hocayla yola çıktılar. Sistemi veya oyunu değil, oyun anlayışını değiştiriyor. Kafalardaki negatif düşünceyi attırmaya çalışıyor; oyuncularının "short time memory" dediğimiz, yakın tarihin belleklerine gömülmüş olumsuz oyun planlarından kurtarmaya çalışıyor takımını. Bu kolay değil... Hemen olabilecek bir iş de değil... Ama doğrusu bu... Yakışanı da bu... Belki bir sezon, en iyimser ihtimalle yarım sezonu heba edip geleceği organize etmeyi planlıyor. Bu mesele "sabır" ister... O da Fenerbahçe camiasında hiç olmayan ve satın alınamayacak tek şey... Oyuncu gurubunu muhteşem bir takıma dönüştürmeye çalışan Aykut Kocaman, bu sabra mazhar olabilecek midir?.. Sorun burada... Sistemi değil kafaları değiştirmek için yeterli süreyi alabilecek mi?.. Eğer böyle saha içi başarıları da bir şekilde gelirse; alabilir. Ama mesela PAOK maçını 8 yabancı ve Kaleci-Gökhan Gönül-Emre gibi sadece üç Türk ile oynamak ve ardından bu oyuncu yapısını Türkiye'de kullanamamak sıkıntısı başına büyük dert açabilir. Bir de geçmişe oranla "çok" konuşan oyuncusu oldu Fenerbahçe'nin. Bunu da halledilmesi gereken önemli bir mesele olarak yorumluyorum. Galatasaray Bu oyuncu yapısıyla bu oyunu oynayamaz bu takım. Burası kesin. Sorun transfer değil... 75 metrelik bir alanı, Servet'ten Baros'a kadar olan mesafeyi dolduracak üç oyuncu dünyada yok. Bunu Barcelona yaptığı zaman Puyol-Xavi-Messi'nin arası 30-35 metredir. Neill ile Kewell'ın arası 70 metre olduğu için bizler Sarp-Ayhan-Barış'ı eksik ve yetersiz görüyoruz. Arayı daraltın da o zaman görün Ayhan'ı veya Emre Çolak'ı... Ayrıca o 70 metreye Gerard-Lampard-Yaya Toure koysanız da maymuna dönerler. Sorunun biri burada, diğeri de skolastik düşünceyi sahaya yansıtamamalarında... Sivas deplasmanında Kewell düşürülüyor ve yayın hizasından ve iki metre sağdan Arda frikik atacak. Yer belli ediyor kendini. Yay, merkezi penaltı noktası olan 9.15 yarıçapında bir dairenin çizilen kısmıdır. Baraj demek ki penaltı noktası hizasında olmalıdır. Oysa baraj en fazla 7 metre 15 santimde. O zaman atmayacaksın. Kartı orada görüp hakemi ve şartları zorlayacak ama atmayacaksın. Takım olarak tepki koyup o barajı olması gereken yere aldıracaksın. Belli ki sana atılacak serbest vuruşlarda senin barajın 10 metreye kurulacak, ama senin atacaklarında 7 metreye... Önce bunu engelleyeceksin. Bu da takım olarak "düşünmeyi" gerektirir... Bir de öne geçtiğinde sürdüreceği bir oyun planı yok Galatasaray'ın. Skoru tutamazsan, tutmayı çalışmamışsan, çaren tükenmiş demektir. Yönetim de hatalı... Soramıyor hâlâ daha rakibin yardımcı hocası Hayati Bey'in, iki Sivas deplasmanında da Galatasaray kulübesinde ne işi olduğunu... Bazen, 1 milyon Euro ucuza almak için kaybettiğiniz zaman size 1 milyon Euro kazandırabilir ama sonunda bir bakarsınız ki kaybınız aslında birkaç milyon Euro oluvermiş. Ya da 1 milyon Euro fazla verip "hemen" almakla kazancınız birkaç milyon Euro oluvermiş... Ticareti siz bilirsiniz, ben değil... Ama takım kurmak şirket kurmaktan faklıdır Sayın Başkan, onu da ben bilirim... Beşiktaş Çorbaya dönebilecek, bulamaç gibi bir kadrodan "iyi sonuçlar" çıkarmayı başaran, sadece Schuster faktörüdür. Doğru ve iyi hoca seçimidir o birbirini tamamlayacak hiçbir özelliği olmayan oyuncu gurubunu "takım" haline dönüştüren. İyi oyun da kapıdadır... Farklı dünyaların insanlarını bir araya getirip çok ayrı kültürlerin buluşmasından bir takıma dönüştürmek sadece hoca becerisidir. Bu yılın para verip kombinesi alınacak takımıdır Beşiktaş. Trabzonspor Bir de Trabzonspor... Seyredilesi bir hale getirdi Şenol Güneş bu takımı. Çok alakasız insanları "compact" bir takıma dönüştürdü. Oyunu en arkası ile en önü 45 metre olan bir birliktelikte götürüp getiriyor. Sadri Şener ile Şenol Güneş'in uyuşan kimyası, sorunları sesiz konuşarak halletmeleri, en ucuza en iyi stoperi bulmuş olmaları hedefin 12'den vurulduğunu gösteriyor. Diğerleri Karabük'ü ciddiye alın. Çok can yakacaktır bu sezon. Bu takım bir alt ligden beri 27 maçtır yenilmiyor. Ona göre... Sivasspor'u uçurmayın. Ceyhun ve arkadaşlarını biraz bekleyin. Kayserispor yeni zirvecimiz olabilir... Antalyaspor bu değil. Gaziantep skor bulunca neler yapar onu bekleyin. Bu hafta, Fenerbahçe'nin Trabzon deplasmanı iki takımın da fotoğrafını çektirecek bize. Göreceğiz Avrupa kupası dönüşlerini... Galatasaray ve Bursaspor nelerin değiştiğini gösterecek. Haftanın maçı ise Antalya'da oynanacak. Antalyaspor-Sivasspor maçı benim için geleceğin aynası olacaktır. İkinci hafta ligin üç-dört ayını belirleyecek çapta mücadeleler verecektir bizlere... S-ÖZ "Önemli olan nelere sahip olduğunuz değildir, önemli olan sahip olduklarını ne kadar paylaştığınızdır..." POST-İT Sivas deplasmanı Galatasaray'ın "yeni Kadıköy" sendromu olmuştur. Rakibin bütün planı Galatasaray'ın kimyasını bozmak üzerinedir ve buna önlem alamamaktadır bu takım. Kadıköy ve 4 Eylül statlarında helva gibi dağılmakta, rakiplerinin stratejik oyunlarına önlem alamamaktadır. Eğer Fenerbahçe yönetimi ve taraftarı ilk fırsatta Aykut Kocaman'ın başına yıkmazsa dünyayı, stat yapmaktan daha büyük bir işi başarmış olurlar birkaç ay içinde...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.