Yine iyi kapanan, yine çabuk çıkan bir rakibe karşı, bir önceki haftadan ne kadar ders çıkardığını test edecek bir Galatasaray bekliyordum. Bir önceki haftanın son çeyrek saatinde biri kaybeden diğeri neredeyse kaybetmek üzere olan iki takımı karşı karşıya... Birinin bu sezon ilk ev sahipliği diğerinin de ilk misafirliği... Müthiş bir destekle ve rakibi 1. bölgeden çıkarmamacasına bir yerleşim planı ile hatta "işgal eder gibi" başladı Galatasaray. Samsunspor ise gereğinden fazla kalesine yaslandı. Ayağa rakibi oynatmadı Samsunspor takımını, uzunlar ise "nafile çabalar" gibi sadece saniye kazandırmaktan başka bir işe yaramadı. Böyle direnilemezdi... Nitekim Felipe Melo sezonu açtı. Galatasaray ilk golünü attı ve ilk puanlara yazıldı... Golden sonra pozisyon vermemek şartıyla baskı yiyen taraf Galatasaray oldu. Oysa rakip çıkmış, ayağa ve oyuncu eksilten paslarla maç ferahlamıştı. Belli ki; 2 olmadan rahat yüzü yoktu ev sahibine... İkinci yarıda yine yavaş ve düşünerek oynayan Galatasaray'ın son vuruş beceriksizliğiyle geçen geniş bir bölüm izledik. Sonra da Eboue'nin vurdumduymazlığı ile kaçan bir gol ve tabii ki onu atamayana attılar. Duran toplarda ise hiçbir özel çalışma ürünü sayılabilecek bir varyasyon sunamadılar. Elmander ve Sercan da hücuma yaslanınca orta saha tamamen Samsunspor'a teslim oldu. Kazım'ın az geri gelip ardından da Engin oyuna atıldığında bir gol gelecekti ama hangi kaleye... Fena halde hüsrana gidiyordu maç... Maalesef "proje atak" üretebilen kimsesi yoktu Galatasaray'ın ve bunun bedeli de çok ağır ödenmek üzereyken kulübeden gelen "imdat çağrısı" üç puanı sahibine verdi. Çünkü maçı çeviren bütün hareketler kulübeden gelenler tarafından üretildi... Eksik hücum ediyor Çok yavaş oynayan, son çizgiyi bulmuş oyuncusuna hareketsiz ve sadece üç kişiyle ceza alanında gol arayan Galatasaray bu konularda çok eksik.