İnanmayan kaybetti

Dün geceden böyle bir galibiyetin çıkmasının ana nedeni G.Saray'ın mükemmel oynadığı olmamalı. Bu işin tek nedeni Denizlispor'un puan alabileceğine inanmamasıdır. Zaten sezon planlamasında G.Saray maçını kayıp yazmışlardır ama Antalya maçını lig finali gibi oynayacaklardır. Buna eminim... Oyunun başlarında Nonda ve Baros'un önlü-arkalı oyun anlayışı, rakip defansa bir adamı boşa çıkardı ama ona ne yapacağı belli ki söylenmemişti. Dolayısıyla G.Saray ortada bir fazla gibi göründü. Buna bir de güzel bir zemin ve iyi ortam yakalanınca, oynamaktan çok sonuca yönelik hamleleri daha fazla teşvik edilmiş G.Saray'ın golü de erken geldi. Sonra durdu G.Saray. İkinci gole kadar sadece Arda'nın, o da sol kanatta rakibi 5'ten 3'e hatta ikiye düşüren hamleleri vardı. Müthiş asistler yaptı Arda 45 dakika. G.Saray'ın sağında ise Sabri ve Barış'ın damarlarında mevcut olan gücü değil, olmayan tekniklerini zorlamaları ve hep hatalı seçimleri sağ tarafını battal etti deplasman ekibinin. Onların sağda düğümlediği oyun hep solda Arda ile çözüldü. İkinci yarıda yine gevelemeye giden G.Saray, Sabri'nin tek ve ilk doğru pasında Nonda'nın mükemmel vuruşuyla maçı cebine koydu. İkinci golün estetik güzelliği kişisel bir alkış gerektiriyor. Özetle G.Saray, Sivasspor ve Ankaraspor gibi iki rakibinin kayıp yaptığı bir günde, bu deplasman galibiyetiyle ligin ilk 6 takımı arasındaki manzarayı bir hayli değiştirmiştir. Sarı-kırmızılılar avantajlıdır ama iki pasın belini doğrultamayan ve sağ tarafı felç olan oyun anlayışı bas bas bağırmaktadır, "Lincoln... Lincoln...." diye. Her hafta birkaç eksiği olan G.Saray, bu sefer de ortada top tutabilen ve öne doğru oynamasa da en azından kendi arkadaşına atabilen 2-3 oyuncusundan birini kaybetti. Şimdi yeni sıkıntını adı Ayhan'dır. Ancak hırpalanmamış bir zemin ve top oynamaya çalışan bir rakip bulunca, G.Saray'ın kötü oynasa bile gol bulabildiği ve galip geldiği kayda değer bir nottur.