Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşmaya başladığı zaman, orada güneş batıyor demektir... 58. maddeyi kaldırmaya mı, yoksa değiştirmeye mi çalışıyorlar, onu bile anlatamadan ve üstelik değişiklik olursa ne zamandan itibaren geçerli olacağını bilemeden operasyon hazırlığı hissediliyor. "Özerk"liğini "özelk"leştirerek tarihe geçen bir Federasyonumuz var artık... Takımların güç gösterileri nedeniyle yaptıkları "meeting" hengâmesi çığ gibi büyüyor. İnsanlar sokağa dökülmüş, kulüpler yıllarca yaptıkları hatalar nedeniyle temlik batağında ve son umudunu gelecek bir miktar paraya bağlamış. Hatta onları bile harcamış çoğu. Gerçekleşmiş şike ile teşebbüsün aynı cezaya çarptırılıyor olması adaletsizliktir. Tamam, ama yapılmak istenen bütün bu olayı "akim kalmış teşebbüs" kılıfına oturtup, üç-beş puan silerek play-off'u kafa kafaya oynatmaktır. Denklem şudur: "Bir çivi yüzünden bir nal, bir nal yüzünden bir at, bir at yüzünden de binici gidivermek üzere..." Bilgisiz fikirlerle donatıldığımız için Seyyid Ahmet Arvasi hocanın cevabına geldik gele gele. Hocaya sormuşlar: "İnsan maymunun gelişmiş şeklidir diyorlar, ne dersiniz?.." diye. Hoca da hemen cevaplamış: "O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir..." 26 OCAK MEYDAN MUHAREBESİ Kendileri gibi düşünmeyenlere, ya da duymak istediklerini söylemeyenlere "düşman" gözüyle bakanlar şunu iyi bilmeliler ki; "düşman" dediklerinizi sevmeleri gerekir, çünkü kusurlarını sadece onlar söylemektedir yüzlerine karşı... İlhan Cavcav'ın meydan okumasıyla, daha önce baltalarını çıkarmış olan camiaların diklenmesiyle 26 Ocak ahlakın paraya yenik düşeceği bir meydan muharebesi olacaktır ki, "KUKLALAR" tiyatrosunda "kazanan" çoktan dizayn edilmiştir... "Savaş, kimin haklı olduğunu belirlemek için değil, geriye kimin kalacağını belirlemek için yapılır..." Görüş alınacak ise Fenerbahçe'yi göndermez ve Trabzonspor'u gönderirken niye görüş alınmadı?. İbrahim Akın konusunda, kimin haklı olduğunu bir yana bırakıyorum, ayaküstü görüş belirtmek "gerçek yargısız infaz" sayılmıyor mu?.. Sadri Şener'in her oturup kalkışına ceza bindirmek, öte yandan sallayıp duranlara, ortalığı bulandıranlara sonsuz müsamaha... Basketboldaki rezalet ise yılbaşı trafiği nedeniyle hasıraltına... Şimdi adalet ve eşitlik isteyenlerin, bir zamanlar umurunda değildi adalet ve eşitlik. Düşünce "adalet", güçlüyken "bana ne?" Güçlüden yana olmak ise "paraya tamah edenlerin" federasyonun asli işi... Bu Federasyonun silgisi kaleminden önce bitti beyler, yaptığı yanlışları silmek zorunda kalması nedeniyle... AKILLI MI? KURNAZ MI?.. Akıllı adam başkalarının aklını kullanır... Kurnaz adam ise başkalarının yetkisini... Futbol Federasyonu ise "tehlikeli sahneler" nedeniyle "dublör" kullanan "korkak bir yıldız gibi" davranmakta kararlı. "Ben lisans vermem" gibi dik bir çıkış, delikanlı gibi bir tavır ve gerektiği gibi inisiyatif kullanan bir başkan, hiç danışmadan kanaatini açıklayabiliyor. Doğru veya yanlış, ama ortada bir duruş var olması gerektiği gibi. Arkadan "bir genel kurula danışalım" durumu... "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde..." Acaba Ziya Paşa, bu Genel Kurulun bir üyesi veya federasyon yöneticisi olsaydı, ne yazardı?. Federasyon kodluyor alacağı kararı: "Zonguldak'ın G'si.. Rize'nin Z'si.." Varın siz anlayın artık... Takımların hisseleri dibe vurmuş, Türkiye Kupası TRT'nin özverisiyle hayatta kalabilirken, perişan durumumuzdan UEFA"nın daha da yararlanıp belimize son darbeyi indirmesi için çanak tutuyoruz. Yayıncı kuruluş ve iddia gelirlerini alın bir kenara, çöktü koca koca iş adamları... Devrildi asırlık çınarlar... Sonuç: Adaletin küçüldüğü yerde, büyüyen suçlulardır... 2011'i rezil ettik, 2012'yi kurtarmayı düşünen yok... Sözleri İlhan Cavcav'a ait, bestesi TFF Yönetim Kurulu tarafından yazılmış anonim bir şarkım var size... Bu yılın liste başı şarkısı: "Kukla tiyatrosunda seyirci değil, Birer kuklayız biz... Oyun bitecek ve sandıktayız hepimiz..."