Ligin ilk yarısında oynanan ve Balıkesirspor'un ilk puanını ve ilk galibiyetini aldığı tipik bir "Prandelli marifeti" olan maç, belli ki unutulmamıştı. İlk maçı kafaya takmış oldukları maçın başında belliydi.
Topun arkasına çok iyi geçen ama hücumda son derece kısır ve verimsiz kalan 'çelimsiz' rakibi karşısında Galatasaray durum bir düğüme dönüşmeden olayı çözdü.
Öyle bir ilk yarı oynadı ki Galatasaray; kalecisi Muslera yere bile yatmadan, yaşadığı ilk ve tek tehlike ise takım arkadaşı Tarık Çamdal'ın kafasından gelen bir üstünlük sergiledi sahada...
Yasin'in çabası Bruma'nın verimsizliği ile Tarık'ın ilginç top kayıplarının üstünü kapattı. Mahalle arasının tek kalesi gibi bir 45 dakika seyrettik diyebilirim...
Hatta Olcan ve Tarık'ı çıkarttığı bölümlerde Selçuk ve Melo'ya güvenerek iki defansa bile düştüğünü söyleyebilirim ev sahibi takımın...
Eti budu belli Balıkesirspor hatalı kadro planlamasının ve yetersiz oranda sürpriz puanlar peşinde koşmanın fazlasını yapamayacağını dün gece açık açık kanıtladı. Rakibinin kalesine gidecek gücü de oyuncusu da yoktu ve Sercan'ın nafile çabalarından öteye geçemedi...
İkinci yarıda savunmayı öne çıkararak risk aldı Balıkesirspor ama tam iyi oynayıp golü bulabilecek girişimler sergilerken bir eksik kaldı.
Gerçi; Melo'nun sakatlanmasıyla Galatasaray da bir eksik gibiydi ve maç dengelenmişti... Nitekim ortadaki bu eksiklik rakibe bir gol şansı verdi ama puana yetecek vakit de kalmamıştı. O dakikalarda oyun Hamit ve Yekta gibi bir oyuncuya ihtiyaç duyuyordu...
Ama maçın başındaki hünerler skoru belirledi ve Galatasaray ortayı boşaltmış olmasına rağmen Selçuk'un mükemmel yönettiği bir oyun planıyla ihtiyacını ve intikamını almış oldu...
'İntikam' sözcüğü bir futbol oyunu için sevimsizdir ama; maçın başlarındaki vücut dilleri bunu söylememe neden oldu diyelim...
MAÇIN ADAMI
Herbert Von Karajan gibiydi Selçuk...
KIRILMA ANI
Sneijder Emrullah'ın sağ alt köşesine çaktı ve maç orada bitti...