İşi köşe değil köse yapar
18 Aralık 2007 01:00
Bu başlık, "iyi yere dükkân açmak" değil, "iyi adamlarla çalışmak" konusunda muhteşem bir veri oluşturuyor bana. "Maldan anlayan" sayısının artması nedeniyle, daha iyi organize olanların ve işlerini köşelere yaptıranların başarısını simgeliyor. Eh... Dükkân da iyi yere açılmışsa, ne âlâ...
En ideal organizasyon, şimdilerde F.Bahçe'de gözlemleniyor. Açalım...
Futbol, malzemesi "insan" olan bir grubu "sevk ve idare" etmek üzerine kurulu bir oyundur. İçeride taraftarı ve medya etkinliği ile oluşturulan gücünüzü, deplasmanlarda ağırlığınız ve daha maç başlamadan rakibinizi ezme yöntemlerini doğru uyguladığınız zaman, sahadakilerin işi çok kolaylaşır.
Bunu; şimdilerde en doğru biçimde uygulayan takım, F.Bahçe olarak görünüyor.
İşin içinde biraz kibir, oyuncusunu ortama malzeme etmekten kaçınırken dozu kaçırmak gibi durumları da yaşıyoruz, ama bu da "starlık" mantığının içinde var. Onu uyguluyorlar sadece.
Kulübenin sevinme biçimleri, oynamayanın zarar vermesini engellemek, oynayanın sistemini bir potada eritmek de işin cabası.
Ligde ve Avrupa işlerinde içeride ve dışarıda nasıl ve ne kadar gerekiyorsa, o kadar organize olabiliyorlar.
G.Saray dükkânını iyi yere açıyor ama daha iki senesi var. Medya zaten diğer üç büyüğün durumunu abartarak vermeye meraklıdır. Onların kavgaları abartılarak ve büyütülerek tartışılıyor, F.Bahçe'ninkiler ise halının altına...
Düşünebiliyor musunuz, "Kezman meselesini" Nonda, Bobo veya Yattara'nın yaşattığını...
Aman Allah...
ORGANİZE İŞLER BUNLAR!..
Oyuncuları "takımdaş" hale getirmeyi başardıkları için ve çekiştiği rakiplerine göre daha "organize" olabildiği için daha iyiler. Projeleri sağlam, hataları olduğunda da bunu reddedip arkasında durabiliyorlar.
Tek eksikleri; kendilerini sadece F.Bahçelilerin takımı saymaları. Ülkenin takımı olma yönünde önemli adımlar atıyorlar ama kendilerini sadece F.Bahçelilerin takımı sayıyorlar. Onları destekleyen veya alkışlayan biri, şayet F.Bahçeli değilse, mutlaka yalan yapıyordur, ya da "ters manyel" veriyordur. "Düşmanları" olmalı ki, karşısında uğruna birleşip cephe haline gelebilecekleri bir neden olsun.
G.Saray'ın "miadını doldurmuş" bir takımı gençlik aşılarıyla bir arada tutmaya çalışması ve ligin en süratli topunu oynarken yapılanmaya çalışıp, buna rağmen en önde kalabilmesi onların sinirini bozmuyor değil.
G.Saray, Beşiktaş ve Trabzonspor organizasyon sorunlarını "uluorta" yaşarken, F.Bahçe büyük bir gizlilik içersinde bunları hallediyor. CSKA ve G.Birliği maçlarında oyun liderini kendi içlerinden bulup çıkarabilmeleri ve iki maçı da 1 geriden gelip alabilmeleri, kendi dinamiklerini kendi içinde oluşturan bir takımı seyrettiriyor bana.
Geri düşünce hemen ve acil olarak bir "çete" haline dönüşüyorlar ve gerekirse işi "iki mahallenin sokak kavgası" düzeyine indirmekten çekinmiyorlar.
Ehh... Golü icat eden adamları da bolca...
Demek ki, bu iş organizasyon işi...
Köselerin işi...
Köşelerin değil...
Dükkân da fena yerde değil hani...
>> Sihirli toz
Portekiz'de, Beşiktaş'ın maçın oynanacağı stadın içindeyiz. Lig Radyo ve Alem FM ekibinden "Nihat Sırdar'la sivrisinek" adlı akşamüstü şovlarının en çok dinlenen program ekibiyle beraberiz.
Önümde Yıldırım Demirören, solumda Sinan Engin, etrafımda herkes...
Muhabbet koyu ve tatlı.
Birden Mehmet Ayan, "Bakın beyler, şu adam bizden mi, saha kenarına bir şeyler serpen şu adam" deyiveriyor.
Küçük bir izleme turu ve araştırma sonucunda Nihat Sırdar bilgiyi alıveriyor. Kafile dışından gelen birisi sahanın bir kanadına cebinden çıkardığı beyaz bir tozu serpiyor. Güç arttırıcı olduğunu söylüyor, performansı doğrudan etkileyen bir toz olduğunu söylüyor. Adamı bir kenara alıyoruz. Le Vitra adlı bir sihirli ilacı, toz haline getirip oralara serptiğini görüyoruz.
Garantisi yok ama adam umutlu. Beşiktaş'ı için her şeyi yapmaya kararlı. "Yarın bu kanatta Serdar Özkan'ı seyredin siz" diyor.
Ertesi gün aynı kanatta Quaresma'ya seyrediyoruz. Durdurabilmek mümkün değil.
Toz işe yaradı ama bize değil, onlara...
>> Büyük adam
Arda... Gerçek büyük adam, büyük olduğunu asla düşünmeyendir.
Kumar oynamanın en zararsız şekli, bir bahçe küreği ve bir paket tohumla oynanandır.
Bir çığ olduğunda hiçbir kar tanesi kendini sorumlu tutmaz.
Kağıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır.
İnsan işine, işsiz kalıncaya kadar küfür eder.
Boş bir torba dik durmaz.
Amacı olmayan bir gemiye, hiçbir rüzgâr yardımcı olamaz.
Hayatta, karşılığında hiçbir bedel ödemeden elde edebileceğimiz tek şey, hatadır...
Veee...
Her yetenekli insanın arkasında birkaç yetenekli insan vardır.
Bilmem anlatabildim mi?
>> S-ÖZ
"Hayatta yapılabilecek o kadar çok yeni hata var ki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin mantığını anlayamıyorum." (Jean Paul Sartre)
>> POST-İT
Efsane tuluatçı Kel Hasan'a sormuşlar:
"Hasan efendi, artık aktörler alaydan değil, okuldan yetişiyor... Ne yapacağız?.."
Kel Hasan hemen cevaplamış:
"Hiç umurumda değil. Asıl, seyirciler okuldan yetişirse korkarım. O zaman halimiz dumandır."
Futbol seyircisine ve yorumcusuna hediyem olsun...
G.Antepsporlu oyuncuların, galibiyeti, ayrılan hocaları Mesut Bakkal'a armağan etmelerini haftanın en anlamlı olayı olarak değerlendiriyorum.