İşte bunun affı yok

Dün Hagi G.Birliği karşısında kazanmak adına ne yaptı, biraz anlayan bana anlatsın lütfen. Kusura bakma Hagi, bu eleştiriye kızacaksın ama dün sen kaybettin, takımın değil... G.Saray yine bildiğiniz gibi... Yani rakibe karşı hiçbir ön hazırlığı olmadan, ve rakip ne bekliyorsa onunla sahada. Belli ki Hagi, G.Birliği'ne karşı hiçbir özel plan üretmemiş. Ya da rakibini hiç seyretmemiş. Bu ikinciye dilim varmıyor ama söylemek zorundayım. Türkiye'nin en iyi çıkan takımına karşı, ezberlenmiş bir şablonla oynamak başarılı olamazdı. Kanatları iyi kullanan, çabuk oyunculara sahip olan ve hücuma yerden çıkabilen G.Birliği, Ali Sami Yen'de 2 golü hiç de zorlanmadan buldu. İlk 45 dakikaya baktığınız zaman, G.Saray hiç de hakkı olmayan bir tavır içine girmiş ve kupa finalinin "tesadüf" olduğu düşüncesini ezeli rakibinin kucağına vermişti. İlk yarı bittiğinde F.Bahçe'nin Ankara'da yapamadığını, İstanbul'da G.Saray yapmış ve 2-1 geriye düşüp ligi bitirmişti adeta. Ligin bitimine 45 dakika kala, herkes şaşkın ve G.Saray'ın yorgun savaşçıları "kafası kopmuş tavuk gibi" koşuşturmaya çalışıyor, ama bir türlü rakip çerçeveyi bulamıyordu. İkinci yarıda büyük yönetimin küçük hocası, biraz da saçmaladı diyebilirim. Yaptığı bütün hamleler, "kim kimin yerine girdiyse, yerine girdiğinin yaptığını yapacak" gibi bir kısır döngüye esirdi. Ayrıca, taraftarın niye gelmediğinin cevabı da bir kere alındı. Seyirci geldi de şu yaşadıklarına bir bakalım. G.Birliği'ni tek kelimeyle alnından öperken, Ziya hocanın teknik adamlığına boşuna inanmadığımı hissettim. Özellikle Hakan Şükür'ü 72. dakikada oyundan alınca aslında Hagi maçı bırakıp Romanya'ya bilet almaya gitmişti diye düşündüm. Teknik değerlendirmenin dışında iki takımın da "diğer maçı" bu kadar yakından izlediği bir maçta F.Bahçe'nin göbeğini G.Saray'ın kesmiş olmasını G.Saray taraftarı nasıl kabullenecek bilemiyorum. Ama Hagi, bu takımın en yaşlısıyla en gencini 72. dakikada kaybedecek bir "teknik başarı" göstermiştir.