İt bitten iyi anlar

A -
A +

Konum Federasyonun seçimler öncesindeki kaosu. Hukukun guguklaştırıldığı yerde, karşımıza çıkan ayak oyunlarını yorumlamaya çalışıyorum sadece... Federasyon, uzaktan bile gördüğü desteği kullanmaya meyilli tavrı nedeniyle yozlaşmaya meyilli futbolumuzu kirlenmenin ötesine taşımıştı. Reflekslerini yitirmişti futbol teşkilatının başındakiler. Özhan Canaydın'ın Kulüpler Birliği Başkanı olmasının 48 saat sonrasında, "vay sen benim karşıma geçtin ve kulüpleri organize ederek sonumu hazırlayacaksın haaa..." diyerek, cemaat de karşı atağa geçmemiş miydi? 48 saat sonra Büyükşehir maçında göz göre göre verilmeyen iki penaltı ve delirtilen Hasan Şaş'ı hatırlayalım. Barış'ın kafasına atılan yumruk ile kupanın Bursa ayağında sahada kalabilen provokatör İsmail Güldüren'e dikkatinizi çekerim. Üstelik Güldüren maç sonrasında, "Bursa forması için gerekirse kavga da ederim, küfür de" demedi mi?.. Sonra da eklemedi mi, "Biz tecrübeli futbolcular oyun kötü giderken bir şeyler yapıp oyunu kurcalamalıyız ki, takımımıza faydalı olsun. Ben Bursaspor için her şeyi yaparım" diye. Örnekleri aynı merkezden seçmiş olabilirim ama bütün bunları Federasyonun karşısında olduğunu gizlemeyen bütün büyük küçük takımlar için çoğaltabilirsiniz. Yanında olanların da kollandığını çıkarabilirsiniz bu yorumdan... BLATTERNAME... FIFA'nın durup durup ikide bir bize mektup döşenmesini hazmedemiyorum. Bize nota gibi "nameler" yazan Blatter ne nane ki?.. Devleti uyarır, pazarlıklar yapar, Federasyonun yanında yer alıp iç işlerimize karışır, sonra da Federasyonu hemen satar. Eyyamcının önde gidenidir Blatter. Bize mektup filan yazamaz. Yazamamalıdır. Yazabiliyorsa zayıf filan değil, yokuz demektir biz... Adamın kendi kirli; o nedenle kiri uzaktan tanıyor hazret. Türk futbolunu ve alemini azarlayabilecek cesareti kendinde bulan zat, nasıl da satıverdi Ulusoy'u... Diyemem ki burası çok temiz... Diyemiyorum ki eyyam yok... Futbol Federasyonu Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu'nun hesabına; daha çok taze ve körpedir, neden yatırdı 100 bin YTL'nin üstünde bir meblağı? Neden değiştirdi mesela oradan kaynaklı delegelerin çoğunu? Bunun adı oy satın değil mi? Yeni federasyonun da "siyasi" olmayacağına neden inanamıyorum mesela?.. Kimse inanmıyor da ondan, "kodumu oturtacağına" ve "tuttuğunu kopartacağına..." O da bazı kulüplerin hizmetinde olacak diye neden korkuyorum acaba?.. >> Turuncu güç Dünya futbolunun en eski ve en köklü değişmez sponsorluk rekorunu elinde bulunduran Bayer'in desteğindeki Leverkusen'in Türk asıllı futbolcusu Deniz Naki, G.Saray'ın Rize deplasmanını seyretmeden önce ve seyrettikten sonra iki ayrı söylem içine girmiş. Öncesinde "eski G.Saray parçalardı" demiş, Rize maçından sonra "bu takımdan çekiniyoruz" demiş... Leverkusen'in şimdiki dayanağı üst düzey performans sağlayan Le Vitra denilen ilacın hızla yayılması ve takımı yasladıkları "Turuncu güç" adlı alev alev yanan kampanyaları... 10 numara kavramı ile G.Saray'ı gözlerine kestirmişler... Ama bilmiyorlar ki, G.Saray çok çabuk değişiyor. Bir Rize maçı oynar, oyuncusunu kadro dışı bırakıp onca eksikle parmak ısırtır. Sonra beklemek gerek Bursaspor maçını... Lincoln ve Hakan'ı kesip Beşiktaş maçını kazanır, sonrasında Helsingborg'a tarumar olur. Bu "turuncu güç" asıl G.Saray'a lazım... >>Bu iş "tez" konusu oldu bile Arda "büyümüş..." Bayağı "büyük olmuş..." Camiasının "hayal mühendisi" o imiş meğer... Hakan "gençleşmiş..." Botox filan yapılmış herhalde... Nonda olmuş "Şevçenko..." Servet Türkiye'yi çoook aşmış... Uğur en "kaşar" olmuş... Topal, Linderoth'un oynayanı ve koşanı. Üstelik vuranı... Takım o kadar iyi ki, Bouzid'i bile arada kaynattı... Sezgin çok tepki aldı ama bu takım çoktan "tez" konusu oldu bile. Çünkü bir hafta sonrasını kimse hayal edemiyor. >> Çanak kebabı Sık sık damak lezzetini ve güzellikleri de paylaşıyorum sizinle... Acıbadem'de Çanak kebapçısını bulun, Yavuz Beyin ilgisini isteyin masanıza, kebabın taze demlenmiş çay eşliğinde nasıl yendiğini görün. Üstelik Antep mutfağının hafifletilmiş damak lezzetini, bedeninize en az zararla ve en fazla miktarda nasıl yenileceğini anlatsınlar size... Orada kebap bir şov... >> Magazin Türkçe'si "Koş koş" dedi eşim, "Şu habere bak." Ekrandaki, "Nihat Doğan'ın arabası dizel çıktı" diyor. Bir kere daha dinledik... Doğru... Ancak, üçüncüde anladık ne olduğunu... Meğer "Nihat Doğan'ın arabasından İzel çıktı" demek istermiş... Benim asil Türkçemin magazin versiyonu böyle bir artikülasyona mahkum... >> 8 kişiye anons Lig Radyo canlı yayını için Ankara'da ve G.Birliği'nin OFTAŞ olanı ile olmayanı oynuyor. Maça yarım saat var. Takımlar ısınıyor. Tribünlerde, saydığım için biliyorum, tam 8 kişi var. Ve anons... "Sahaya sakın bir şey atmayın ve merdivenlere oturmayın, sonra sahamız kapanır" filan gibilerden. O gün, güvenlik kameralarını kullanan ekip ve iki teknisyenimizle TRT'ye maçı anlatan kadim dostum Tansu Polatkan ve ben, yani bizler, daha kalabalıktık seyirciden!.. >> POST-İT Sivasspor o kelimeden kaçındıkça tırmandı ve zirveye kooperatif kuruyor. O kelime artık dillere düştü, çünkü o kelimenin büyüsü sayesinde para topluyorlar. Ben bile aradım o SMS'i Bülent kardeşim. Çorbanızda tuzum var yani... >> S-ÖZ "Cennet ile Cehennem hakkında ileri geri konuşamam, çünkü ikisinde de dostlarım var." (Mak Twain) "Kleopatra'nın burnu biraz daha küçük olsaydı bugün dünyanın yüzü tamamen değişik olurdu" derler. Bülent Demirlek ligin ilk maçını öyle bitirseydi Trabzon'da mesela...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.