Derbinin önce futbol dışındaki gerçeklerinin bir resmini çekelim. Saat 16.45'ten itibaren ne gariptir ki, Mircea Lucescu'nun tek umudu ve tek şansı Fatih Terim olmuş, Beşiktaş'a iade-i itibar yapmak G.Saray'a kalmıştı. Daum ise kişisel iade-i itibarının peşinde ve "beyaz tozun" çevrelediği; arena ya da kendi çöplüğü, ne derseniz deyin, koltuk hayâliyle oynuyordu. Bir taraf geçmişini geleceğe yaptığı yatırımla arıyor, diğeri ise geleceği bugün kabul ederek maça giriyordu. Sonra dürttüler meşin yuvarlağı. F.Bahçe olağanüstü desteği, süper agresif oyunu ile G.Saray'ın iki yakasına yapıştı. Yaptıkları pres filan değil, insanlık dışı bir baskıydı. Nefes alacak hava bırakmıyorlardı G.Saray'a. Düşünün, G.Saray golü yediğinde rakip kaleye gelememiş, rakip yarı alanda iki pas yapamamış ve sürekli top kaybetmişti. Sonra hayatının ilk derbisinde Nobre, Villarreal maçında Prates'in yaptığını yapan Batista'nın tepside sunduğu golü buluverdi. Golden sonra sanki cemre düştü sahaya. Üçlü defansın göbekte Petre'li şekli pek bir şık kaldı. Ayağa kontrol paslar durumu bayağı yukarı taşıdı. G.Saray maçın içindeki iade-i itibarını aynı noktadan birinciyi kullanamayan Ömer'in ikincide affetmemesiyle ve hayatının ilk derbisinde golü atmasıyla tekrar eline geçirdi. Golden sonra F.Bahçe üstüne gelecek G.Saray'ın top kayıplarından seri çıkışlar yapmak istiyordu. Ama G.Saray eskisi gibi "deli dana mantığı" ile değil, gençlerin soğukkanlı ve başarılı oyunuyla F.Bahçe'yi üstüne çağırarak oynadı. İkinci yarı ya biri veziri öne sürecek ya da diğeri at ve filleriyle gelecekti. Amaç şah mat idi ve herkes iade-i itibar peşinde ikinci yarı için bir daha dürttü topu. G.Saray aynı mantıkla dakikaları eritirken, Daum klasik hamlesini yapıp Ümit Özat'ı iyice ileri sürmek için Ali Güneş'i kullandı. Sonra da Rebrov'la rakip kaleye ulaşacak oyuncu sayısını arttırdı. Bunu bekleyen Fatih Terim, Necati'yi alıp Sabri'yi sokarak F.Bahçe'nin arkadaki boşluklarına sarkmayı düşündü. Ama hesap edilemeyen bir şey ortaya çıktı ve F.Bahçe'yle dişe dişe oynamasına rağmen G.Saray'ın UEFA yorgunluğu ağır bastı. Son dakikaları belirleyen ise satranç tahtasını bir tekmede deviren İsmet Arzuman oldu. Ligin ilk yarısında aynı dakikalarda Luciano voleybol oynamış, Mustafa Çulcu tarih olmuştu. Kadıköy'de aynı dakikalarda Prates'in ayağını eline verdiler ve oradan gole kadar gittiler. İsmet Arzuman için üzülüyorum... Onu çok beğenirdim... Haklı çıktığıma da üzülüyorum... Çünkü bu yılın F.Bahçe'ye kurgulandığını eylül ayında söylemiştim ve öyle de oluyor. Ve ne yazık ki, İsmet Arzuman da "sistemin hizmetkâr hakemi" damgasını yiyor.