Kadın iyiyse mutlu kötüyse filozof olursun...

A -
A +
Ben patlıcan oturtmayı çok severim ama yapmasını bilemem. Senfonik pop ve etnik müzik kültürüm geniştir ve sinema konusunda derin bir bilgim vardır. Ama ne bir oktav sesim vardır şarkı söyleyecek ne de ufacık bir rolü kıvıracak yeteneğim. Futboldan anlarım, ama futboldan anlamayanı da hemen anlarım... Bu aralar Fenerbahçe'nin ve Fenerbahçelinin kalbi prangalı... Neyi ne kadar seveceğine ve kimi daha çok seveceğine bölünmüş durumdadırlar... Eski kaptanları ile yeni kaptanları, emeğini ve zamanını harcayanları harcayanlarla, riski birkaç kişinin sırtına bindirip yan gelip yatanlarla dolu sorumlular kitlesi... Önce "kadın ne kadar anlar" meselesinden başlayalım. Kadınlar en az erkekler kadar anlıyorlar; çünkü onlardan daha fazla küfür edebiliyorlar, onlar da sahaya girebiliyorlar, hatta belki bir şeyler de atıyorlardır ama kol kuvveti yetersizliği nedeniyle isabet ettiremiyorlardır. Üstelik "seyircisiz" sayıldıkları için, yani "seyirciden sayılmadıkları" için yaptıkları da kayda geçirilmiyor... Görevi "malzemesi farklı kültür ve yaş guruplarından gelen insan gurubuna 6 gün maç ve 7 aydan fazla sezon stratejisi oluşturmak olan ve bu farklı karakterlerden ve adale yapılarından oluşan insanlara antrenman bilimini uygulamak ve ardından kondisyon ve motivasyon gibi işlerle uğraşırken milyonlarca insanın algısını yönetmek" olan bir uzman kişiden "daha çok anladığına" inanıyor. Sonra da bu karmaşık işi laytlaştırıp magazinel bir biçimde sorulara dönüştürmeyi kendine hak görebiliyor. Kısacası anlıyor bu işten !.. KRAL ÇIPLAK Sürekli birinci haber olmak isteyen ve buna alıştırılmış bir camia, işler kötü gittiğinde haber olmak istemiyor. Kadınlar Alex"in iyi bir aile babası olması ve eşine bağlılık gösterilerini tabii ki doğal futbol yeteneklerinin önünde değerlendiriyor ve o nedenle evinin önüne gidip gözyaşı dökebiliyor. Kulüp politikası, krizin yönetilmesi gereği, takım içi dinamiklerin törpülenmesi onların umurunda değil. Çünkü onlara göre bunlar önemsiz ve pek anlamak gerekmeyen ayrıntılar. Üstelik bu oyuncak en cazip günlerinde ve çatışma sıralarında ve coştuğu zamanlarda yılda birkaç kez köşe yazarlarının da malzemesi olabiliyor. Bizim siyasi fikirlerimizi ifade etmemiz için çekinceler var ve zaten biz bulaşmıyoruz ama bu cazip oyuncak ile ara sıra oynamaya hakları var. Bu mesele bu kadar basit ise, birkaç maça gitmiş olmaktan öteye geçmeyen ilgisini; bilgi zannedip yıllarca üst düzeyde ve yurt dışında oynamış bir milli kaptanı, iki üç cümle ile harcamaktan niye çekinsin ki bir hatun kişi... Çünkü; İş futbola gelince... Anadilimiz gibi iki yabancı dili hemen ve cır cır konuşuyoruz: İLGİSİZCE ve ANLAMAZCA! Sözüm ipleri başkasının elinde olarak insanlığa bahşedilmiş bu en cazip oyuncağa dokunmaya kalkanlaradır... Keşke "kukla" kalsalardı... J. Goethe demiş ki; "Herkes Pinokyo gibi tahtadan insana dönüşme şansı bulamadı, Kimileri hep odun kaldı!.." S-ÖZ: (Anonim) "Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için dünyadakiler birbirini yiyor!.." Karşılıksız aşklar için yapılmış en güzel yorumdur: " Hayalimizdeki insanın, hayalindeki insan değiliz!.." Günümüze pek de uyuyor gibi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.