Kaliteli yalnızlık niteliksiz kalabalıktan daha iyidir...

A -
A +

Galatasaray'ın yarın akşam itibarıyla elinde 'hiçbir şey' kalmamış olabilir. Ufukta 'yeni yapılanma' konusunda hiçbir 'olumlu ışık' da görünmüyor. Avrupa şampiyonu olan Galatasaray takımı zaten medyanın aymazlığından ikinci haber olup hasırın altına süpürülmüş Antalyaspor galibiyetinin ardından. Çıta ise 2016'nın ortasına konmuş. Hedef tahtası yok ki ortasından vurulabilsin...

Bir kongre geçti aradan...Takım Avrupa'nın en iyisi olurken hem de...Yönetim kurulu üyeleri hafif arkaya dönüp baktı barkovizyona...
Biraz boyunları tutuldu ama o kadar zahmete de girsinler artık...
Son sayılarda her biri yanındakine soruyordu 'N'ooldu, n'oolduu... Attık mı? Şimdi kaç kaç... Ne kadar kaldı...'
Tam o sıralarda bu 'kaliteli yalnızlığı' yaşayan 'kurumsal' insanlar, orada 'niteliksiz kalabalık' arasından sıyrılıp soyunma odası koridorlarında kendi takımlarının kızlarına hakaret eden rakip başkandan habersizdiler...
'Hadi sevinelim' dedi birisi...
Diğerleri hemen katıldı vakur ve seviyeli kutlamaya...
Ne de olsa başta Işıl olmak üzere Rusya'daki kızlar, unutturmuştu futbol takımının düştüğü durumu, Sivasspor yenilgisini, Mancini'nin sahaya gönderdiği üzerinde oklar çizili not kâğıtlarını...
'Tam ibra isteme zamanı' dedi başkan...
İstedi ve boşalmış salondan aldı hem de Sayın Yarsuvat'ın çok akıllıca zamanlamasıyla...
ÇITA 2016 OLARAK KONMUŞ... 
2016'da bu işi yüz akıyla devredebilmek için 2015'in başarılı geçmesi, Avrupa'da takımın bir yerlere gelmesi ve 5 yıl ayakta kalacak bir takımın kurulması şarttır. Bunun yolu da 2014'ün sonunda Şampiyonlar Ligi'nde olmakla -ön eleme oynayarak değil ama direkt katılmakla -başlar.
Kabul edelim ki Galatasaray projesi sadece futbol takımı değildir. Ama voleybol kadın, basketbol erkek ve futbol hocalarını kaptırmış bir camia, son yılların en büyük başarısını hafifçe arkaya dönerek izliyorsa ve sonra önüne dönüp işine devam ediyorsa, 2016 hedefini ıskalamak pek mümkündür...
Futbolda ise yarın akşam itibariyle elinde 'sıfıra sıfır elde var sıfır' gibi çok bilimsel(!) bir hesapla; hiçbir şey kalmamış olan bir 'vitrin ürünü' kalmış olacaktır.
O zaman sizi hafiften arkaya dönerek izleyeceğiniz başarılar bile kurtaramayacaktır...
Kaliteli yalnızlığınızı kutlarım...

POST İT

Kupayı kaybetmenin ötesinde, Galatasaray'a yenilmiş olmak sendromunu öne çeken Fenerbahçe ile kupayı kazanmayı öne çekip sonra bunu Fenerbahçe'den almış olmayı tatlandıran Galatasaray'ın bir maçı vardı...
Oysa iki Türk takımı Avrupa'nın en iyi iki takımı olmuştu...
Önde olan bu olmalıydı...

Işıl Metin Alben Oktay...
Bu kız var ya bu kız...
Galatasaray ruhunu ve duruşunu dibine kadar gösteriyor herkese...
Tam bir Metin Oktay oldu...
Eğer biri sağ elini göğsüne koyacaksa, bunu hak eden sadece Işıl Alben'dir...
Her maçı 40 dakika oynamasının dışında duruşu, tavırları ve takıma önderliğiyle destan yazıyor bu kızımız...
Futbol takımına hemen ve acilen bir 'Işıl Alben' bulunması zamanı geldi de, geçiyor bile...

S-ÖZ: 
'İlk önce oyunun kurallarını öğreneceksin, sonra da herkesten iyi oynamayı...'
EİNSTEİN

Bilic ve Ali Nail Durmuş... İkisi de sezonun en başarılı teknik direktörleri olmayı çoktan hak ediyorlar. Beşiktaş ile Tavşanlı Linyit gibi dertlerle boğuşan camiaları ayağa kaldırdılar çünkü...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.