Sahaya sürülen kadro belli bir inatlaşmanın eseri. Metalist maçının bu on biri bulup yenilen kadrosu, bu maçın ilk 11'i oluvermişti. Orada doğru kadroyu seçtiğini bu gecenin başarılı sonucuyla gösterecekti Skibbe. Benfica'ya deplasmanda önde iki golcü, Hacettepe'ye Ali Sami Yen'de tek forvet... Birine mektup yazıyor Skibbe ama kime?.. Seyirci her şeyin farkında ve "Metin Oktay buraya" diyerek futbolculara mektup yazıyor. Onlara Metin Oktay yeteri kadar anlatıldı mı acaba?.. Çoğu daha babalarında fikir bile değildi, efsane krallıklara ambargo ve kaybolmak üzere olan kavramların altına adını koyduğunda. Sonra "engelli aslanlar", sahadaki "sağlamlardan" daha çok tezahürat alıyor tribünlerden... Herkes birilerine bir şeyler söylüyordu diğerine mektuplar yazarak... Galatasaray ve Galatasaraylı karnından konuşuyor anlayacağınız... Oyun ise kafa üstünlüğü olmayan adama atılan yüksek toplar, kanatlardan inemeyen bir takım, hiç şut ve haybeye koşuşturma ile tabii ki kronik savunma hatasından yenilen bir gol. Galatasaray'a gol atamayanın lisansı iptal olur zaten. Sonra tuhafıma giden bir kırmızı kart. Recep'in hediyesi bir plase ve nihayet Baros ile beraberlik. Belki de beklenen "birlik-beraberlik". Recep'in ki ise tam "ivedilik". İkinci yarı Galatasaray'ın hiç de eğitimli olmadığı üçlü defans modeliyle ve kaçan bir çuval golle başladı. Ardından Galatasaraylı oyuncuların bile yakalayamadığı bir penaltıyı mükemmel yakaladı Süleyman Abay. Baros'dan duble... Maç orada çözüldü... Sonrası uzaktan şutlar, topuk pasları, röveşata filan ve süslü bir oyun. Kendine oynamaya başlayanlar da cabası. Ayrıca bize Meira'sız Meira'lıdan daha iyi oynandığını da gösterdikleri anda Karan'ın volesi ve şapkadan kuş çıkartan Baros... Karnından konuşan takım maçı sert bir nutukla tamamladı kısacası. Tavrını, tepkisini ve desteğini olağanüstü koyan Galatasaray seyircisi ise dün gecenin en muhteşem tarafını oluşturdu.