Rüzgârı arkadan alıp yelkenleri fora etmiş giderken, birden 6 nat rüzgara yakalanmış acemi denizci gibi kalakalan Beşiktaş'ın geleceği söz konusuydu sanki Eskişehir'de... Aybaba-Sağlam-Çalımbay üçgeninin üst üste gelmesi ise kelimenin tam anlamıyla kaderinin bir cilvesiydi Kartal'a... İlk yarının tamamında orta alanda kıyasıya mücadele vardı ve bu kadar mücadelenin içinden taktik üstünlük ya da futbol zevki bulmak pek mümkün değildi. Beşiktaş geride derinlik oluşturarak ve son iki haftadan önemli dersler çıkartmış olarak oynadı. Sadece Erman'ın 'yerli Carlos Tevez' benzeri görüntüsü ve hareketleri oyunu süsledi diyebilirim...
İkinci yarısı da pek farklı oynanmadı. 'Atanın alacağı' bir maç gibi, ya da 'bir gol olsa maç o zaman başlayacak' gibi... Bozmakta pek mahirdi; iki takımda da en az 5'er oyuncu... Son yarım saatte 'yapmaya' daha fazla çalışan, araştıran ve deneyen Beşiktaş, rakibinin oyundan birkaç oyuncusunun birden düşmesinden fazlasıyla yararlandı. Egemenliğini golle sonuçlandırdı. Son 10 dakikada Ertuğrul Sağlam bütün riskleri aldı ama kalkmış bir trenin arkasından koşan yolcu gibi kalakalmıştı. Daha fazla isteyen, daha uzun süre isteyen kazandı sonuçta...
MAÇIN ADAMI
Manuel Fernandes
KIRILMA ANIKırılma anına rastlamadım