"Kekeme futbol" bitmiş...

A -
A +

Maçın başlamasıyla birlikte gördüm ki son kupa maçı bir patlama değil, gerçekle tanışmaymış. Galatasaray birinci viteste sürünürken birdenbire üçüncü vitesi bile aşmış...

Kadrolar açıklandığında anladım ki, son iki yılın "kekeme oyun" anlayışını oynaması mümkün olmayan bir Galatasaray sahada.Takılıp aynı yeri çalan eski plak gitmiş, Hamza Hoca'nın eli değmiş ve "yenilse bile yenmek için her şeyi deneyecek" bir 11 bulunmuş...

Maçın başlamasıyla birlikte gördüm ki son kupa maçı bir patlama değil, gerçekle tanışmaymış.

Takım birinci viteste sürünürken birdenbire üçüncü vitesi bile aşmış...

Kimse kimseye çemkirmeden oynuyor olmuşlar...

Bir hata yapıldığında "bana ne benim hatam değil ki" devri bitmiş ve "bu hepimizin hatası, hadi tamir edelim" dönemi başlamış.

Yokuş aşağı boşa alarak oynamaya başlamışlar...

Dörder dörder yiyen Galatasaray gitmiş, 45 dakikada rakibine hiç pozisyon ihtimali bile vermemiş bir takım gelmiş yerine. Düşünün ki Akhisar'ın kaleyi bulabildiği ilk pozisyon 51. dakikada oldu.

Rakibinin Gekas'la tüm bağlantılarını orta alan presiyle kesen ev sahibi takım, üstelik Burak'ın 45 dakikada hiç ofsayda düşmediği bir maç yaşarken bulmuş kendini.

Akhisar Belediye gibi ligin en kütür takımlarından birini etkisiz hale getirebilmişler.

Demek ki sorun Selçuk'un formsuzluğu da, Burak'ın topu bilmemesi de değilmiş...

Sorun; koşan, pas yapan, ileriye oynayan ve öz güveni tavan yapmış oyuncuları sahaya doğru dizemeyen İtalyanlardaymış...

İkinci yarının 'dominant' takımı kesinlikle Akhisar Belediye oldu ama Selçuk her seferinde Melo'dan fazlasını; üstelik en edepli biçimde yaparak, tüm delikleri tıkadı.

Özetle Galatasaray yeni çehresiyle lige çok önemli bir dönüş yaptı ve artık eğlenerek ve zevk alıp vererek oynamaya başladı... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.