Maksat gündemi ele geçirmekti. Beşiktaş dörtlemiş, tepeye kurulmuş ve amaç gündemden düşürüp Fenerbahçe'den söz ettirmekti. Yarıştığı rakibinin kimyasını bozmak için mikser görevini üstlenmekti...
Hem hep Fenerbahçe'den söz edilsin, en çok yazılan ve çizilen Fenerbahçe olsun; isteyeceksiniz, hem de hiçbir eleştiri ya da beğenmeme durumu olmayacak diye terör estireceksiniz…
Yok böyle bir şey…
Fenerbahçe yöneticisi Sayın Mahmut Uslu'nun beklenmedik, hatta daha doğru bir deyimle tam beklendik çıkışından söz ediyorum...
Diyor ki:
"Galatasaray üç yıl avantadan şampiyon oldu. Biz oyuncularımızı sattık, içi boşaldı takımın ve Galatasaray'da meydanı boş bulup şampiyon oldu..."
Onun penceresinden doğru diyelim…
O zaman adama sormazlar mı; "bu yıl dünyanın parasını harcadın, ne kadar bildik ve tanıdık adam varsa topladın ve yine ikincisin, niye?"
Beşiktaş meydanı boş mu buldu?
Avantadan mı lider?
Avantadan mı gol kralı ve asist kralı çıkarıyor?..
ARIZA DİZ BOYU...
Sen Fernandao-Van Persie-Pereira üçgenine takılıp kalmışsın, oysa rakibin golü Quaresma ve Gökhan Töre'nin sarmaş dolaş görüntüsüyle kutluyor.
Sen Volkan Şen ve Caner Erkin'le olan meseleni ve hırçınlığın sevimsizliğini halledemiyorsun…
Rakip takımlarla, Kulüpler Birliği ile rakip oyuncularla, rakip kentlerle ve Federasyon'un bizzat kendisiyle kavgalısın…
Yarıştığın rakibin kulübede beklettiği adamı Milli Takım'a göndermeyi ve girip girip gol atan Cenk Tosun'u bile 'takım oyuncusu' yapmayı başarmış, Sen Diego'yu barların önünden toparlıyorsun…
Küçümseyip alay etmeyi denediğin rakibin bir şekilde Avrupa'dan kupa getirdi ama sen rakibin olunca 'basket canım' diyorsun ama kendi Final-Four'un için bize hayaller kurduruyorsun…
Kimya bozmaya çalıştıkça, senin kimyan bozuluyor Sayın Asbaşkan!..
Buna cesaret derler...
Sen kalk görevi kabul ettiğinde takımla bir kez bile antrenman yapamamışken Kadıköy'e çık.
Bildiğim herkes pazartesi göreve başlardı...
Sergen Yalçın ise öyle bir yerde görevi kabul etti ki, medeni cesaretin ötesinde bir durum var…
Ya işe çok ihtiyacı vardı, ya da yenilginin en mazeretlisinde görevi kabul edecek kadar zeki…
POST-İT
Durup dururken rakibin oynayacağı iki maç öncesinde, rakibinin rakiplerini kışkırtmaya kalkmak, hatta incitmeye çalışmak nasıl bir stratejidir ki; bundan medet umulur?..
Yenilseler 'sattılar', yenseler 'ben kaşıdım da ondan' demenin ön hazırlığı olsa gerek...
S-ÖZ:
Herkesin üç kişiliği vardır; ortaya koyduğu, sahip olduğu ve sahip olduğunu sandığı. Alphonse Karr
Trabzonspor hâlâ daha bir yerlere takılıp kalmış. Üstlerine acımasızca gelindiği için mi onlar da savunma anlamında saf tutuyorlar acaba?..
Veeee…
Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları var ama cehaletin ise hiçbir sınırı yoktur.
Whoopie Goldberg