Kırmak kolay bükmek zordur

A -
A +

Oyuncuya niye para verilir?.. Oynasın diye... Oyun dürtüsünden milyarlarca dolar dönen bir sektörde "oyna" diye para verdiğimiz adamların oynadığı oyunların üzerine "oyun" oynayanlardan toplanan para yine oynayanlara gidecek. 1930 yılının faşist Roma hukukundan modellenen bir spor teşkilatı yönetmeye çalışan gencecik ve atak bir insanın, Bekir Yunus Uçar'ın kırmadan bükmesine yardım etmeliyiz ki, "oyun" devam etsin... -------- Sorunun cevabı yakın geçmişte gizli... Sorun olanın ise biraz daha uzaklaşan geçmişimizde... Çok değil, birkaç yıl öncesinde, sporla ilgilenen veya bir şekilde içine girmiş olan tüm bireylerde internet üzerinden oynanan oyunun modası geçerlikteydi. Dünyanın tüm ücra ülkelerinin ligleri üstünden oyun oynanıyordu. Birçok kişi kredi kartının numarasını veriyor ve parasını kolaylıkla yönlendiriyordu. Bu yasal değildi... Ama oynanıyordu... Birkaç aylık geçmişi olan "yeni yetme" bir muhabir veya "çömezliğinin başında" bir kameraman, beni karşısına alıp nasıl girileceğini, ne kadar güvenli olduğunu ve nasıl oynayabileceğimi anlatıyordu. Para karanlıklarda el değiştiriyor, bilgiye ve istatistiğe değil tamamen inatlaşmaya dayalı bir içgüdüyle büyük miktarda paralar yeraltında dolanıp duruyordu. Sonra devlet işe el koydu... Sistemi gencecik bir adamın omuzlarına yükledi: Bekir Yunus Uçar... O; elinden gelenin fazlasını yaptı ve bugünün sistemini oluşturdu. Milyarlarca doları yasal yollardan yer değiştirmeye yönlendirdi ve üstüne üstlük kulüplere daha fazla gelir sağlamanın yollarını da oluşturdu. Uzmanlar oluştu, kitapçıklar basıldı, birçok insan ekmek yemeye başladı ve olay bir "sektör" haline dönüştü. Sonra birden kulüpler daha fazla pay istemeleri gerektiğini keşfetti... Teşkilat ve teşkilatın cengaveri Bekir Yunus Uçar bunun yollarını zorlamaya başladı... ...Veeee... Birden fark ettiler ki bunu istedikleri insanlar, mevcut en çağdaş "uydu haberleşmesine bağlı en teknolojik bahis oyunu" sistemini 1930 yılına ait bir kanunla yapmak zorunda bırakılmışlar. Evet... Kanun 1930'un kanunu... Beklenti ise 2007'nin çok ötesinde... Şimdi devlet "çeşmeden boş dönen kovayı arkadan su koşturarak doldurmaya çalışıyor." Onu da yapacaklar. Başbakan Erdoğan talimatı vermiş, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Şahin, bu emri talimatı emre dönüştürmüş, Spor Toto Teşkilatı uygulamanın peşine düşmek için meclisten çıkacak kararı bekliyor. Tren yoldayken, arkadan istim koşturuluyor... "Başağın iyi yetişmesine engel olan şey zararlı otlar değil, çiftçinin ihmalidir." Çok kısa sürede halledilecek bir mesele, yani "yeniden sağlıklı yapılanma" halledilmek üzere... Ama, Spor Toto Teşkilatı ve çok iyi tanıdığım Bekir Yunus Uçar değil, başkaları alkışlanacak... Olsun... Biz; garip ve tuhaf Güney Amerikalılar ile aç ve ahlâksız Afrikalılara vermek üzere yeni kaynaklar oluşturacağız ya... >>> POST-İT Yorumcular ve hakemler için yeni bir kullanma talimatı açıklıyorum: İyi bir hakimde dört nitelik vardır: Nezaketle dinlemek, akıllıca konuşmak, dikkatlice düşünmek ve tarafsızca karar vermek... Ben demedim... Socrates asırlar önce söylemiş... >>> İdare-i maslahat Yayıncı kuruluşun elinde birçok açıdan gösterebildiği iki pozisyon var. Biri Song'un rakibinin ağzına giren ayağı, diğeri Edu'nun kündesi... Birçok açıya rağmen, "kafasında açı oluşmamış" bir yorumcunun "maslahat idare etmekten öteye geçemeyen" tek ve yalın bir yorumu var. Hakemlerin "hatası" olabilir... Ama yorumcunun "kastı" var... Song için "Önce kırmızı kartı çakacaksın, sonra Hürriyet'i tedavi ettireceksin" diyor, Edu'nun hareketini ise "futbolun içinde olarak" kabul ediyor. Daha da beteri "kabul ettirmeye" çalışıyor. "Bu yüzden hakem oldum" dediğine göre, ben de "keşke olmasaydın" diyebilirim rahatlıkla. Yorum değil, iftira mübarekinki... >>> Adım adım olimpiyata... Geçen günlerin güme giden bir listesi geldi Mehmet Atalay'ın teşkilatından. Ülkenin gurur tablosu listelenmiş sanki... FISU'nun verdiği 2011 Üniversite Kış Oyunları'nın Erzurum'a alınması kararı küçümsenmeyecek bir hamledir. Doğu ihya olacaktır. Dünya arka bahçemizle tanışacaktır. 2007 yılında, yani önümüzdeki aylarda ise şölen var: 09-11 Şubat İzmir'de Avrupa Ümitler ve Gençler Karate Şampiyonası... 13-17 Mart İzmir'de Dünya Büyükler ve Gençler Okçuluk Şampiyonası... 08-15 Nisan'da İzmir'de Avrupa Gençler ve Yıldızlar Eskrim Şampiyonası... 21-22 Nisan'da İstanbul'da Dünya Motosiklet Türkiye Grand Prix'si... 15-30 Haziran Dünya Briç Şampiyonası, 2-8 Temmuz'da Karadeniz Spor Oyunları, Artistik Bilardo, Avrupa Dağ Bisikleti Şampiyonası, Avrupa Genç Bayanlar Hentbol ve Formula-1 12. ayağı, Dünya Ümitler ve Gençler Karate ile 17 yaş Avrupa Badminton Şampiyonası... Hepsi Türkiye'de... Hepsi bu yıl... Hepsini Mehmet Atalay ve ekibi yaptı... Daha ne yapsınlar ki... >>> S-ÖZ Ey mutlu çocuk, uyuduğun beşik şimdi büyük geliyor sana... Büyüyünce dünya nasıl da dar gelecek sana... (Friedrich Schiller) >>> Testi kadar su alırsın.. Testiyi denize bile daldırsan, testiye testinin alabileceğinden daha fazla su dolduramazsın ki... Bizim testimiz bu işte. Avrupa'nın en pahalı ligini oynuyoruz ve Avrupa'nın hiçbir ülkesi özetlerimizi bile yayınlamıyor. Getirdiğimiz işe yaramaz adamları dünya starı diye allayıp pulluyoruz ve ardından kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. İspanya'da tutunamamış Alex yürüyerek yıldızlaşıyor, Deivid diye bir adamın peşinde sürükleniyoruz. Ricardinho'nun iki pası ile Delgado'nun bir stopuna ağıtlar yakıyoruz. İliç, Carrusca, Musampa'yı hiç sormayın. Sonra bu lig Avrupa'nın en iyisi ve en zoru, bu oyuncular en pahalısı diye kendimizi kandırıyoruz. En pahalısı olduğu doğrudur... Ama kimsenin seyretmek istemediği, kavgadan dövüşten geçilmez bir ligi, art niyetli yorumculara teslim edip, hakemleri korkuyla donatıyor ve iğrenç derbileri "dünyanın en önemli derbisi" diye yaldızlıyoruz. Testimiz bu işte... Alabileceği su da bu kadardır... ------- Kayıplı F.Bahçe'yi beğendim, kazançlı G.Saray'ı ise beğenmedim. Çok kazançlı Beşiktaş'ı da pek beğenmediğime göre bende bir tuhaflık mı oluştu acaba?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.