G.Saray, oyun prensiplerinin iflasın eşiğine geldiğini artık kabul etmelidir. Maç önü ve maç içi stratejileri konusunda en az 10 adet hatalı seçim bulmamız mümkün. Bir kere bu ligin takım sayısının dörtte üçünün size karşı böyle oynadığını ve oynayacağını, üstelik bunlardan da iyi sonuç alacağını biliyorsunuz. Dolayısıyla 7 kişilik orta saha kullanan, çok hızlı bir hücumcuyla oynayan, hep topun gerisinde kalan ve yüzünüzü döndürmeyen takımlarla boğuşabilmek için bir problem çözücüye ihtiyaç var. Bulundu bir problem çözücü ama o da Hollanda'da evinde istirahat ediyor... Bir türlü sonuca gidebilecek pas üretemeyen bir orta alandan, kaleye hiç şut çekmemiş bir takımdan galibiyet beklemek pek mümkün değildi. G.Saray için uzun zamandır alarm zilleri bu strateji hataları sebebiyle çalıyordu ve görüldü ki; Kasımpaşa deplasmanında ev soyulmuş... G.Saray'ın attığı gol, öylesine vurulan bir topun filelere gitmesiydi. Ama Kasımpaşa'nın attığı iki gol ve kaçırdığı goller takım olarak planlanmış oyun tarzının golleriydi. Bir kere şu açıkça görülüyordu ki; G.Saray'ın bütün unsurlarının kafası Sneijder'e takılıp kalmış. Son 15 günde Aysal-Terim çekişmesi üretenler, Sneijder üzerine olumsuz planlar kuranlar amacına ulaşmış ve G.Saray'ın zirvedeki koltuğunun bir ayağı kırılmış. Dün gece bana şunu gösterdi ki, G.Saray'ın iflastan kurtulması için bir anda müthiş bir kredi bulması lazım. Bu kredi de belki Sneijder'e, "Sen kim oluyorsun da bana nazlanıyorsun, seni değil bunu alıyorum" demek ve uyumsuzluk içindeki iki forvetten bir küçük dönüş yapıp orta alan direncini artırmak. Aksi takdirde dün gece verilen konkordato kabul görür ve birkaç haftaya kadar iflas ilan edilir...