Krallar ve onurları...

A -
A +

Her onurlu olan insan bir kraldır; ama, her kral olan insan onurlu mudur acaba?.. Buradan yola çıkarak onuru arıyorum ve biliyorum ki "sahte kralları" bulacağım. Zico - Gerets - Tigana üçgeni içinde hapistir Türk futbolu... Kısır ve tükenmiştir... Tıkanmıştır... Ligi şimdilik bırakalım ve Avrupa'ya bakalım da ayıbımızla yüzleşelim. F.Bahçe'nin o müthiş performansı ve olağanüstü skoru koruması gereken yer kendi kulübesiydi. Oradan üretilecek bir çözüm bekledi durdu oyun. Düzgün ve basit bir şekilde doğruları yapan, ama seyirci ilgisi ile oyuncu yetenekleri sınırlı bir takıma karşı maç bitmişti aslında. Deniz sakatlandıysa ve rakibin yukardan sallamaya başladıysa niye Önder'i ortaya alıp Serkan'ı oyuna sokmazsın? Hatta Serkan'ı rakibin sana teslim ettiği arazilere niye saldırtmazsın?.. Mesela... Sıkışan oyunu niye tek değişiklikle tamamlamaya kalkarsın?.. Mesela... Niye hâlâ kazanmaya oynarsın?.. Senin top koşturduğun İtalya, öne geçip turu bulacak ve son 5-6 dakikada "kora kor" girip kazanmaya oynayacak ha... Mümkün değil... Oynamaz ve oynatmaz da... O maç, iki sedye bir doktor ile "ölecene" biterdi. İki taca bir kuşa da attın mı, gelsin sana Newcastle. Sen ne yaptın, tükenen adamlarını seyrettin, ezdirdin ve kulübeye imdat diye bakanları görmezden geldin. Teknik adamlık, idman programlamak ve maç öncesi taktik oluşturup kadro dizmek değildir. Saha kenarından "hissedilmek"tir. Yıpranmış bir kadroyu aynen sahaya sürmek nasıl bir teknik beceridir Antalya'da... Zico!.. 1982 Dünya Kupası'nda sen de vardın. Serginho kaçırıyor ama Socrates, Eder, Falcao filan atıyordu. İtalya ile oynadığın maçta sana beraberlik de yetiyordu. İki kez "turu" da buldun. Ama Zagallo, yani senin hocan, kulübeden çare üretmedi ve takımı rakibinin üstüne gönderdi ve maçı 3-2 kaybederek elendi. Maçtan sonraki basın toplantısında Kemal Belgin ve Ümit Aktan oradaydı. Ne dedi senin hocan, biliyor musun? "Benim 20 bin Brezilyalı seyircim vardı ve ben takımıma defansif oynamasını söyleyemezdim. Onlar tur ve seyirci arasında seçim yaptılar ve seyircilerini seçtiler, o nedenle elendik" dedi. "Ben 8 kişiyle kapansaydım, beni iki İtalya gelse açamazdı" diye de ekledi. Senin öğretin budur... Bu bir eksiklik değil, hatta meziyettir ama sen de pek deneyimsizsin be hocam. "Git diğer tarafa" de Ümit Özat'a ve orada baygınlık geçirsin, sen de sedyeyle al onu. Al sana tur işte... Sen, hayatının herhangi bir döneminde, hiç, Şampiyonlar Ligi elemesi veya maçın kendisini, ya da bir UEFA Kupası maçı oynadın mı?.. Hayır... Bunlarla F.Bahçe sayesinde tanışıyorsun... Dünya Kupası'nda oynadın o kadar. Bir de Japonya ile Asya Kupası elemelerinde Tayland ile filan oynadın, o kadar. Brescia senin olduğun dönemde hiç Avrupa Kupası oynamamış ki.. Eeee... Demek ki bu yıl stajını yaptın. Seneye de Kore Milli Takımı'na filan gidersin. Ne sen, ne senin Başkanın, ne de senin vatandaşların bu onurlu takımın kralı değildir. Yine de tekmeye kafa sokan, onurları için dili dışarıda koşan üç beş kişidir gerçek krallar. Peki... Yazık değil mi benim ülkemin en yatırımlı takımını Avrupa sevdasından mahrum bırakman?.. Kursağımızda bırakman... Sen ve seninkiler daha çoook dersler alacaklar benim "tazminatsız" hocalarımdan. Hele bir de Rize'nin, Denizli'nin başında, sözleşmesi sahteden ve tazminatsız çalışıyor olsaydınız, siz "üç silahşorleri" görmek isterdim. Medyasız, camiasız savaşlarınızı görmek isterdim... Çünküüü... Adam el'den aş ister El ise adamdan türlü türlü iş ister Eğer işin birini bile bilmez isen Başcağızın taş ister. ----------------- POST-İT Perşembe günleri hakem atamalarını görüp de "ohh" ve "tühh" diyenlere bir çift sözüm var. İşte... "El oğlu hilebazdır, kimse bilmez fendini Her kime iyilik edersen sakın ondan kendini..." ---------------- Denizler ölmesin!.. "CNR Fuar Merkezi", Boat Show denilen hepsi birbirinden kalibreli "yatlarla" dolu ve ben oradaydım. Büyülendim... Ama derdim yatlardan çok "Denizler Ölmesin" projesi için olağanüstü bir çaba gösteren Fatih kardeşimin, yani "Bodrum Fatihi" diye bildiğimiz gazeteci kardeşimin küçük gösterisinde hazır bulunmaktı. Küresel ısınmadan daha beteri sahilsiz kalmak... Bu projeye ve ona hizmet edenlere sonuna kadar destek... Lütfen... ------------------- MHK rahat değil!.. Hakemlerin kafası rahat değil... TFF, bir baskı tabii ki uygulamıyor. Mustafa Çulcu da "kafası rahat" olsa bu işin altından "pek bi güzel" biçimde kalkacak. Onların suçu yok ve hiç suçu olmayan hakemlerin aklı karışık. Atamalara bakın ne dediğimi anlarsınız. Trabzonspor, Beşiktaş, Ankaragücü, Denizlispor. Hepsi de destekliyor Ulusoy'u. Hepsi de iş adamı başkanlara sahip ve hükümetle araları bozulmuş vaziyetteler Ulusoy'u destekledikleri için. Peki, demiyorlar mı "Başkan, ben senin yüzünden engellere karşı boğuşuyorum, ama bari sen engel çıkarma." İşte o nedenle "atamalara bakın ne dediğimi anlarsınız" dedim. Trabzonspor-Beşiktaş "harbi" oynayabilirler, o nedenle gördüğünü çalan Selçuk Dereli... Diyet maçlar geldiğinde ise ver bir yeni yetme... Bülent Yıldırım gibi bir hakemin kafası rahat mıydı sizce Kadıköy'deki Sakaryaspor maçında? Haaa... Cüneyt Çakır da gördüğünü çalar. Verdiler "harbi" oynanabilecek Ankaragücü-Denizlispor maçına. Sonucun diyetini de ödediler Manisa üstünden Cemal Aydın'a... Hadi "yalan" deyin bakalım... Bazı maçlar vardır ki; gördüğünü çalan hakem, işlerine gelmez... İşlerine geldiği gibi çalanı arar ve bulurlar. O nedenle, Ankaragücü ve Denizlispor düşmeyecektir. Oyunları ve mücadeleleri kadar, sistemden alacakları desteklerle düşmeyeceklerdir. Atamalara bakın, ne dediğimi anlarsınız!.. ------------------- UMAY AYGUT Görme özürlüler için çabalayan bir haber spikeri kardeşimizdir kendisi. Beyazıt devlet kütüphanesinde görme engelliler için sesli kitap okuyor ve kasetlerini ücret gözetmeden arz ediyormuş. Helâl olsun TGRT bünyesindeki haber spikerimize. Görme özürlülerden gelen yoğun mesajlar yazdırdı bunları bana. Hem haber spikeri, hem de düzgün bir insan yani... Pek yan yana olmaz bu ikisi de ondan şaşırdım ve "yazayım" dedim. Mevlana der ki: Bak... Bil ki domuzların önüne inciler serilmez Mücevherden sarraf anlar ancak, başkası bilmez Ne fark eder ki kör insan için, elmas da bir cam da Sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma... ------------- El almaz!.. Galatasaray'ı futbol dünyasının hiçbir ünitesi "kaale" almıyor. Beşiktaş, Konya maçı olayları nedeniyle ceza alma durumunun sınırlarında gezinirken ve G.Saray maçında bunu çekmesi gerekirken, camia kendi iç meseleleriyle boğuşmaktan dolayı hamle şansını kullanamıyor. Şu an Federasyon üzerinde en baskın ve en etkin başkan Yıldırım Demirören'dir. G.Saray maçının hakeminin atanmasını dikkatle izleyin, yine ne demek istediğimi anlarsınız. Başkan Canaydın, kendi ekibine hakim olmak için çabalamaktan, elindeki kozlarla, oyunu "sans a tous" yani "kozsuz oynanır" yöntemiyle partiyi kaybediyor. Etrafı iş bilmezlerle dolu, bilenler ise sindirilmiş maalesef... ---------------- S-ÖZ "Hayat üç buçukla dört arasındadır. Ya üç buçuk atarsın, ya dört dörtlük yaşarsın" diyorum ben. Süleyman Nebioğlu da ekliyor: "Hayat, ciddiye alınmayacak kadar önemli bir şeydir" diye. ----------------- Bu dönemde maç verilmeyen, ya da az verilen hakem, bekleneni yapmama ihtimali olduğu için iyi hakemdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.