Bu tür maçları yani "iyi" oynayan bir rakibi, ancak "daha iyi" oynayarak çözebilirsiniz. İlk yarım saat iki taraf da iyi oynadı. G.Saray daha iyi oynamayı her anında ve sahanın her yerinde denedi. Karşısında kendisini engellmeye çalışmayan, önde kalabalık olmayı taktik olarak seçmiş bir rakip vardı. Eskişehirspor tam saha maça girdiği için G.Saray'ın daha etkili ama daha iyi olmadığı dakikalarda "yangında camı kırın" imdadına ihtiyacı vardı. Yani yetenekli oyuncularının ekstra hamlelerine... İşte o alarm durumunda başvurulacak iki isim Keita ve Nonda oldu. Bu iki önemli isim belli ki aynı yemeği yiyor, aynı filimlerden hoşlanıyor ve aynı yerleri dolaşıyor. Keita'nın çizgi üzerindeki olağanüstü kontrolü ve ortaya aktardığı top yerden geldiği için çok tehlikeli idi. Nonda'ya da bir plase kalmıştı onu da yaptı. "İyi oynayan rakipleri daha iyi oynayarak çözemezseniz" ya ekstra oyuncularınız bir şey yapacak ya da rakibiniz önemli bir hata yapacak. Keita'nın ekstrasına eklenen defanstaki ıska golü doğuran "bileşik nedenler" olarak tanımlanabilir. İkinci yarıda G.Saray'dan "bir miktar daha iyi" oynayan Eskişehirspor oldu. Golü bulana kadar golü ciddi arayan golden sonra da iyi kapanan Mehmet Yılmaz ile bile kale sahasından toplar çıkartan Eskişehirspor yenilmeyi hak etmemişti. Hakkını da aldı. G.Saray ise "lastik patlattı" diyebiliriz. Ama G.Saray ligin en aktif futbol oynayan ve gol için bir çok yolu deneyebilen şu andaki en gösterişli takım. Bu üstünlüğünü sürdürüyor ama puan cetveli bu tür üstünlüklere değil, puan farklarına ve averaj üstünlüğüne göre sıralanıyor.