İki iyi oynayan takım var önümde. Deplasman demeden açık ve gole oynayan, genç oyuncularıyla dikkati çeken ama "gençlikten" dolayı iniş ve çıkışlar içinde olan Manisaspor... Diğeri ise çok formda ve yarıştığı rakibinin puan kaybı haberini taze almış. Seyirci ve ultrAslan ise tek kelimeyle mükemmel. Ben de doğal olarak hakkım olanı istedim ve iyi bir futbol bekledim... Birinci dakikada Simpson'ın plasesi direkten dönünce anladım ki iyi bir futbol gecesindeyim. G.Saray savunmasına üç kişiyle baskı yapan ve ortadaki pas trafiğinde üstün olan taraf Manisaspor oldu. Gol pozisyonu kısırlığına rağmen "kafa kafaya" ve "çatır çatır" bir maç vardı ortada. İsaac bütün deparlarında ya Servet'ten, ya da Melo'dan karşılık alınca, Manisaspor'un gol yollarında başka bir aktör bulması gerektiği belli oldu daha ilk yarım saatte. İlk yarıda pas yüzdesi G.Saray'dan daha fazla olan Manisaspor maçı tutabildi ama pek ciddi gol aradığını da söyleyemeyiz. Devre biterken Özgür Yankaya, Simpson'un ikinci sarıdan kırmızısını, Emre Çolak ise hayatının golünü ıskaladı. Kemal Özdeş de kırmızıyı soyunma odasında gösterdi ve en etkili isimlerinden biri olan Simpson'ı ikinci yarıya getirmedi. Son yarıya da dayanılması zor bir baskı ve inatçı bir presle başladı G.Saray. Bunalan Manisaspor çıkamıyor, sürekli taktik fauller yapıyor ve golü de böyle bir serbest vuruştan, "işin ustası" Selçuk İnan'dan buyur ediyordu. Golden sonrasında akıcı bir üstünlük gösteren G.Saray sazı tamamen eline aldı. Üstüne bir de eksiliveren Manisaspor'un süngüsü tamamen düştü. Seriler, istatistikler, özlenen ilk yarı liderliğinin puan farkına dönüşmesi de müthiş etkili taraftara mükemmel bir yılbaşı hediyesi oldu... RAYINA OTURDU Galatasaray gözü kapalı bile oynasa, hatta bir eli arkadan bağlı bile oynasa işleri öylesine rayına oturtmuş ki; yokuş aşağı ve dolu dizgin gidiyor...