Yol mol... Uyku muyku... Eksi 5'miş de, saha balçık oluvermiş de filan. Rakibin başkanı aylar sonra stadına dönmüş de takımına hava vermiş. Rakip sertmiş falan... Anlayacağınız; maç, daha başlamadan 1 puanı öpüp başına koyacağın bir maç haline çoktan gelmiş. Ancak takdir edelim ki Sivas ahalisi stadı ve zemini, mevsim şartlarına rağmen en uygun hale getirebilmiş. Oyunda Sivasspor ağırlığını koyup Galatasaray'ın gelesi olmadığı bir anda uzaktan sıkma ve haftanın birbirinden güzel gollerine nazire yaparcasına 1-0 oluverdi. Golde Necati'nin olgunluk çağına geçtiğini hissettim... Golden sonrası önce yavaşladı, sonra durdu ve Galatasaray'ın oynatmamak üzerine kurduğu takım savunması ilk yarıyı kurtardı. Kartlar ikinci yarının tam kadro bitmeyeceğini söyler gibiydi devre arasında. İkinci yarıda öne Aydın'a atan ve deplasmanda ve böyle dişli bir rakip karşısında bile oyunu rakip kaleye yıkmayı düşünen bir karakterin imzasını izledik. Daha önde oynadığında arkada açık veren Sivasspor'un kalesine bir gol de üst üste kornerlerin ardından Ujfalusi'den geldi. Bu maçın nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynayan Galatasaray tarafından bileğinin hakkıyla kazanıldığını söylemeliyim. Yazının başında bir puan bile iyidir, demiştim... Yazının sonundaki gerçek şudur: Ortaya hocasıyla birlikte tam bir teknik karakter koyan Galatasaray'ın, artık bu ligin ağır abisi olduğu kabul edilmesi gerekir... G.SARAY LİGİ KAZANDI Çok zor bir geceydi. Ama gece bittiğinde takım savunması ile yerli yabancı bütün kadronun imrenilecek biçimde sevk ve idare edilmesiyle sadece bir maç değil, ligin de kazanıldığı bir geceydi...