Makbul Hatalar Komitesi

A -
A +

Hatanın makbul olanı, olabilir mi?.. Bu "beyaz yalan" gibi bir şey mi?.. Günlerdir, hatta aylardır bu noktaya geldim tıkandım. Bizim "Makbul Hatalar Komitesi" sahibi olduğumuzu ve bu konuda da dünyada tek olduğumuzu gördüm. Bazen, birilerinin "lehine görmemek" sistemin işine geldiğinden dolayı "istediği şekilde görmek" ile "görmezden gelmek" arasında dolaştığımızı fark ettim. Hakemi dövmeye kalkışan topçuya 3-5 maç ceza, yöneticiye ise ömür boyu ceza veremeyeceklerini gördüm. Çünkü Özgüç'ü döndürür, Serdar'ı 3 hafta bekletebilir, Cem'e 3 gün sonra maç verirsen, onları dövmeye kalkanlara da en fazla biraz fazlasını verebilirsin. Cezanın da sisteme uydurulmuşu uygulanıyor çünkü... EY TÜRK... YE... İÇ... YAT... Avrupa'da Türk futbolcusu niye yok? Veya niye bir Türk hakemine maç vermeyi bir yana bırakın ciddiye bile almıyorlar? Sebebi basit: Oryantalizm. Ey okur... Türk insanı dünyanın her türlü insanı gibidir. Rüşvet yer, emeği çalar, sömürür ve gaspeder. Ama bizimkinin tek farkı bütün bunları yaparken "statü" koruma telaşı içinde kendine bir duruş aramasında gizlidir. Bunu telaşla yapar ama yapmayı hiç bırakmaz. "Statükocu" tavrını hiç bırakmaz. Özeleştiri yapar ama eleştiri istemez. Biz buna "ahlaksızlığı kılıfına uydurmak" da diyebiliriz... Üstüne üstlük korkaktır da. Durumunu kaybetmekten korkar. Bir üstünden korkar. Devletinden korkar. Gücü olandan korkar. Parası olandan korkar. Dünyada para ile saygı, hatta sevgi satın alınabilen ender ülkelerden biriyiz. Avrupa'ya "gidebilecek" yetenek ve bilgide oyuncu sayımızın sanılandan da fazla olduğuna inanıyorum. Ancak, Avrupa'da "yaşayabilecek" oyuncu sayımızın fazla olduğuna inanmıyorum. Hatta bu konuda "hiç" kelimesini bile kullanabilirim. Bizimki kıçını sıkıp dil öğrenmez mesela. Böyle bir kaygısı yoktur. Gittiği ülkenin müziğini dinlemez, tiyatrosuna gitmez ve gidemez. Konser bilmez, sergiden anlamaz. Oraya gidebilmiştir, hatta orada oynamaktadır ama aslında orada yaşayamamaktadır. Orada "burayı" yaşamaya çalıştığı için aslında burada kalmıştır. Türkiye'den uçağa sıcak kebap konuldu ve İtalya'nın bir havaalanından alan iki futbolcumuz evlerine götürüp mikrodalgada biraz ısıtıp "soğanlı lahmacun ve patlıcan kebap" eksiğini giderdiler. Sakın ola ki; bunu hor görüyorum sanılmasın. Bana ters gelen bu iki futbolcunun, daha üç gün önce İstanbul'un bir kebapçısında tıka basa yemiş olmalarıydı. Onlar oraya burayı taşıdılar. Ferrari alıp Ankaralı Turgut dinlediler müzik setinde. Daha Türkiye'de piyasaya çıktığı gün üstelik. Della Alpi'nin idman tesislerine park eden bir Ferrari, bangır bangır Müslüm Baba çalıyordu. Onun için, o hakkını burada da orada da hakeme saldırarak arar. Ama hakeminden daha az hata yapar, çünkü o hata yapar doğaçlamasına. Hakem ise hata yapar taammüden... Hakemimizi ise sıradan bir maç için ara sıra ve suya sabuna dokunmayacak formalite maçları için davet ediyorlar. Bizimki gözlemcisiyle işaretle ve en fazladan "yes-okey" düzeyinde konuşuyor ve ilk araştırdığı, orada mutlaka bulunacak olan bir Türk restoranı... Adam burada emir kulu ve korkak... Orada nasıl "Türk Hakem Kimliği" sunmasını bekleriz ki?.. HAKEM ARABULUCUDUR!.. Hakim, Arapçadan gelmedir ve "karar veren" demektir... Hakem de Arapçadan gelir ve "arabulucu" demektir... Türkiye'de "arasını bulmaya" alıştırılmış, "olacağını söyle" mantığıyla maç idare etmiş bir hakemin, "Hadi sen penaltı at ama sen de baraj kur, kimse alınmasın" mantığıyla maç idare etmek ile, "maçı idare etmek" hatta "durumu idare etmek" arasında sıkışıp kalmış bir hakem niye standart Türk gencinden farklı olsun ki... Bu nedenle hakemimiz de futbolcumuz da taht-ı-revan üstünde gidecektir kebapçı tuvaletine... Hakem, Kayserispor'dan Beşiktaş adına çaldığını, kurban seçtiği Samsunspor üstünden ödemeye kalkan bir sistemin tetikçisidir. İşte, en başta söylediğim "denge" maçlarıdır bunlar ve bu uğurda birileri "yenge" edilmektedir. Bütün meslek gruplarında ve hatta hayatın tamamında elde edilmiş bütün üstün başarılar hep tek başına çalışan kişiler tarafından elde edilmiştir. Siz, herhangi bir parka, bir kurum adına dikilmiş hiçbir anıt gördünüz mü? Makbul Hatalar Komitesi anıtı da hiçbir zaman olamayacak... S-ÖZ Fazla zırh ve az beyin... İşte dinozorların neslinin tükenmesinin sebebi...) İktidar mı muktedir mi?.. "Özhan Abi..." Hayırlı olsun... Sanıyorum üçüncü kez aynı hataya düşmeyeceksin, bu kez... Tribünler ile organik bağları geliştirecek ve tribünün hayallerine de hizmet edeceksin. Senin zarafetini pasifliğinle karıştırıyorlar. Kongre sırasında lise önüne toplanan kalabalık veya tribünlerin haykırışı ağır ağabeyler için pek fazla bir şey ifade etmez, biliyorum. Bu kulübün yapısı çok farklı ve tutucudur. Ama Özhan Abi'nin de üçüncü kredisi asla olamayacaktır. Artık zamanı gelmiştir G.Saray'ı halkla tanıştırmanın ve kaynaştırmanın... Çünkü... "Başarılı insanların hayatları incelendiğinde şu görülmüştür: Sıradan bir insanın öne sürebileceği tüm bahaneler, başarılı insanlar tarafından ileri sürülebilecek iken, asla ileri sürülmemişlerdir..." Bilmem anlatabildim mi?.. Çünkü... "Başarı mı dedin?.. Başarı sadece şansa bağlıdır. İnanmazsan başarısız insanlara sor. Bilmem anlaşıldı mı?.. Çünkü... "Bazı başarısızlıklar, gelecekte kazanılacak parlak başarıların habercisidir" demiş William Shakespeare. EDİ-SON Edison, en son deneyinde başarılı oluncaya kadar birçok deneyinde başarılı olamamış her bilim adamı gibi bir bilim adamıdır. Ancak, asla ümitsizliğe düşmemiştir. Hatta; Yüzlerce başarısız deney için her seferinde şu ünlü sözünü söylemiştir: "Ben asla başarısızlığa uğramadım. Sadece her seferinde ampulun bulunamayacağı yeni bir yol daha keşfettim." Anlayana... POST-İT Hakem, bazı büyükler lehine hata yaparsa "bu hakem insandır, hata yapar" diye kabul görür. Hakem, bazı büyükler aleyhine hata yaparsa "bu hakem insan değildir" diye kalem kırılır. (Makbul Hatalar Komitesi) Sadece kendini düşünen bir bencil, yumurtalarını pişirmek için komşunun evini ateşe verebilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.