Masumiyetin maliyeti yüksektir

A -
A +

G.Saray kültürdür... G.Saray Vakfı'nın yayınladığı bir bildiridir. İnan Kıraç imzalı ve Fransa başkanına iletilen yazılı ve resmi bir bildiridir. Ermeni meselesinde "soykırım yoktur" demeyi suç sayan yasaya karşı bir duruştur. UEFA Kupası'nı aldığı için değil, şampiyon olduğu için hiç değil, bir yaşam biçimi olduğu için farklılıktır. G.Saray demek fark demektir... Takımının önüne tek hedef olarak "G.Saray'ı yenmek yeterlidir" yazılı bir pano koyan, felsefesini basit bir hindiden öteye taşıyamayan, rakibini zeka pırıltısı içeren bir ironi yerine, doğrudan küfürü pankart yaparak, soyunma odasında dayak ve tehdit sistemine dayalı bir yaşam biçimine kibarca karşı koymaktır G.Saraylılık. Taraftar kitlesini "içe dönük" bir yaşam biçiminin "star kasıntılığı ve kibiri" tavrına mahkum edenlerin iflasını, yine de rakibini incitmeden karşılamaktır G.Saraylılık... G.Saray Futbol Takımı'nın "takım" olabilmesi ile F.Bahçe'nin "ünlü oyuncuların bir araya geldiği bir topluluk" olması arasındaki farkı anlamaktır. Karizma için değil, kültürü için yaşamaktır. "Homojen" olabilmektir. G.Saraylılık bir yaşam biçimidir. PARAYLA SAADET OLMAZ Müsabaka sonunda "beraberlik" olabilen tek oyundur futbol... Basketbol bile uzar ve biri mutlaka kazanır. Voleybolda hiç olmaz. Teniste ve güreşte de yoktur. Ama futbolda vardır ve önemli olan berabere kaldığında bile başının dik olabilmesidir. En fazla kombine, en büyük stat, en pahalı transfer, en çok para ve en az başarı... Pardon!.. Amaç sadece G.Saray'ı yenebilmek ise... En büyük başarı F.Bahçe'nin elindedir... Sevgili F.Bahçeliler. Asla Aziz Yıldırım'ın müridi olanlarla aynı düşüncede değilim. Fakat "yaşam biçimi Voltaire öğrenmek" üzerine kurulu olan her G.Saraylı gibi, karşı çıktığım düşüncelerinizi söyleyip savunmanız için ömrümün sonuna kadar mücadelemi sürdüreceğim. Ben F.Bahçeliler'e hizmet etmek istiyorum. O nedenle Frank Outlaw'ın bana yaşam biçimi oluşturan bir sözünü iletiyorum: "Düşüncelerine dikkat et söze dönüşürler, sözlerine dikkat et eyleme dönüşürler, eylemlerine dikkat et kişiliğin olurlar, kişiliğine dikkat et kaderin olurlar." Onun için G.Saray bir kimliktir ve arabasının plakası FB olduğu için kimseyi dövmeye kalkmaz. ETİKÇİLER TETİKÇİ OLMUŞ F.Bahçe'ye en büyük kötülüğü F.Bahçe'nin "atanmış" medya köşebentleri yaptı. Denizli maçının öncesinde istatistik döktüler F.Bahçelerinin önüne. Denizlispor'u şu kadar yenmiş de, şu kadar gol atmış da... G.Saray'ın Kayserispor maçı için ise istatistik verileri hemen unutup, futbol kalitesini ortaya koymuş ve "Galatasaray'ın işi zor" yaftasını asıvermişlerdi. Oysa G.Saray, Kayserispor'u Kayseri'de yenmişti. Bu hesaba göre "Fener'e 5 atan Manisa, Fener'in parçaladığı Kayseri'den 7 yemiş olamazdı" mantıksızlığını koydular F.Bahçe'nin önüne. Etikçiler tetiklere asılmıştı. F.Bahçe'yi yerleştirdiği medya mensupları içerden vurmuş, yalakaları mayınlarla süslemiş, işten attırdığı emekçilerimin ahı tutmuştu. Bunlar benim fikirlerim ve düşüncelerim... Herkes benim düşünceme katılmayabilir, zaten herkes benim gibi düşünüyor olsaydı yanılmış olmaktan korkardım. Ey F.Bahçeli dostlar. Büyüklük kuvvetli olmakla doğru orantılı asla değildir. Belki, dünyayı düşünceler değil kuvvet yönetiyor ama asla untmayın ki; kuvveti yönlendiren tek şey, düşüncedir... MASUMİYET PAHALIDIR Bakın dostlar; masumiyet ve zayıflama rejimi çok pahalıdır. Yemek yememek veya özel yemekler yemeye çalışmak mutlaka pahalıdır. Bir de hayatın çirkefliğinde masum kalmaya çalışmak ve üzerine çamur sıçramadan temiz kalmak çok daha pahalıdır. "Ah" verenler karşılığını aldılar. Maliyeti yüksektir, 6 gol atan rakibin elini sıkmanın. Geri dönüşü ise muazzam olur. Aşkın en güzel tarafının bir gün bitmesi olduğunu söylemiş İlhan Şeşen. Aşk ve masumiyet ise en kutsal şey olsa gerek. Çünkü, takımınıza olan aşkınızı kendi çıkarları için kullanmaya kalkan yöneticiler, takımlarının aşkıyla siz taraftarlarının yandığı kadar yanmıyor. Önemli olan hatayı fark etmektir. Çünkü... Unutmayın ki; "sadece aptallar ve ölüler düşüncelerini asla değiştirmezmiş." Değiştirin. Değiştirin bazı şeyleri ve bu yüksek maliyetten kurtulun. Masumiyete adım atın. Rakiplerinize saygı duyun ki, onlar da size saygı duysunlar. Sevmeseler de saygı duysunlar. Duyabilsinler... POST-İT G.Saray 20:45 demişti... F.Bahçe ise 20:44'te karar kılmıştı. İki takım da 15 binin üzerinde t-shirt bastırdı. 20:45, 20:44'ten bir fazla ve daha büyük olduğu için... (T-Shirtçü Kazım) Acıların takımı F.Bahçe kadrosuna Anelkaları, Appiahları, Alexleri kattı ve bütün bu gücü Malatyaları, Rizeleri filan yenmek için kullandı. Yahu Fener bunları Semihlerle, Olcanlarla da yenerdi. Daum ise oynadığı bütün final niteliğindeki maçları kaybetti. İşte Eindhoven maçı... İşte Beşiktaş finali mesela... İşte Denizlispor finali... Bana ne Anelka'nın Malatya'ya attığı golden... Bana ne Alex'in 6 eksikli Denizli'ye attığı golden. Atsalardı ya Denizli'de... S-ÖZ Biz başkalarının hatalarını görmek konusunda kartallar, kendi hatalarımızı görmek konusunda ise köstebekler gibiyizdir. (Francis De Sales) F.Bahçe hindi söğüş peşinde koşarken, Demirören bir dilek tutmuştu. Kalbi temizmiş... İki dileği de gerçekleşti...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.