Meyve, dalın ucundadır

A -
A +

1930 Güney İtalya deprem felaketiyle altüst. 1500 Napolili toprağın altından çıkarılamamış. Marlene Dietrich, "Mavi Melek" filmini yeni tamamlamış. Şair Vladimir Mayakovski intihar etmiş, İngilizler bağımsızlık isteyen Mahatma Gandi'yi hapse atmış, Generaller buğday fiyatları düştüğü için Arjantin ve Dominik Cumhuriyeti'nde idareyi ele geçirmiş. Bütün bunları erteleyen eskimiş ve köhnemiş yer küremiz, Uruguay'ın Montevideo Limanı'na ulaşan 12 ülkenin temsilcileri ile Dünya Kupası'na kilitlenmişti. Kupa, bütün bu olayları geride bırakmıştı. 1934 John Weismüller, Tarzan filmiyle ortalığı kasıp kavurmaya başlıyor ve gerçek Bonnie ve Clyde, gerçek polisler tarafından delik deşik ediliyordu. Bolivya ve Paraguay petrol için birbirini yemeye başlıyor, Sandino'yu kurşunlatan Somoza diktatörlüğünü kurmuş oluyordu. Mao Che Tung devrime başlıyor, Mussolini kupanın açılışını yaparken, Almanya'da Führer Adolf Hitler üçüncü Reich'ı resmen ilan ediyordu. Kupa yine en çok konuşulan konuydu... 1938 Maks Theiler Sarıhumma'nın aşısını buluyor, ilk renkli fotoğraf basılıyor ve Walt Disney, "Pamuk Prenses" filmini vizyona sokuyordu. Harvardlı bir profesörün yeni buluşu olan Naylon, ilk kez paraşüt ve kadın çorabı yapımında kullanılıp piyasaları tepetaklak ediyordu. Orson Welles radyoda Mars işgalinden söz edip, tüm Amerika'yı sokağa döküyor ve Standart Oil, Amerika'nın Meksika'yı işgal etmesini açıkça talep ediyordu. Almanya da Avusturya'ya giriyordu. Kupa, bütün bu gerçeklerin yine önüne geçiyordu... 1950 Renkli televizyon o yıl başlamış, bilgisayarlar saniyede bin toplamaya çıkarak teknoloji kavramını değiştirmişti insanoğlunun. Bunuel, Cannes Film Festivali'nde saygı uyandırmış, Bertrand Russell Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştı. Aynı yıl Pablo Neruda, "Genel Şarkı" adlı kitabını piyasaya sürmüştü. Puerto Rico'nun bağımsızlık mücadelesini veren Albizu Campos, Birleşik Devletlerde hapse mahkum edildiğinde verilen karar "79 yıl" olarak açıklanmıştı. Takımlar Rio De Janeiro'ya inerken, Mao çokeşliliği yasaklıyor, Kuzey Amerikalı birlikler Kore'ye giriyordu. Kupa, yine en öndeydi... > DEVAMI HAFTAYA Uğur Vardan!. Sen aslında sinema yazarken sporcu oluvermişsin. Şunu iyi bil ki, hayat bir film değil, 30 gün sürecek ve her biri 20'şer dakikadan oluşan, üstelik içinde bağlantı, konuk ve görüntü yer alan bir canlı yayına girişmek hiç mi hiç sinemaya benzemez. Ve buna senin aklın ermez. Eline geçirdiğin kalemi doğru ve yerinde kullan. Sana yakışabilir ama, okuru olduğum gazetene hiç yakıştıramadım, eksik ve yanlış bilgiden yola çıkıp kanaatini haber veren bir yoruma dönüştürmeni. Beni beğenmeyebilir, eleştirebilir, hatta seyretmeyip dinlemeyebilirsin. Ama bana iftira atamazsın. Üstelik Türkiye'nin "dağ başı" olmadığını her gün vurgulayan bir gazetede; asla... Unutma ki; hayat sadece Ekşi sözlükten ibaret değildir. Ben 33 yıldır canlı yayınlarla boğuşan, 4 binin üzerinde maç anlatmış, yazılı basından 6 ödüllü, dördüncü kitabını yazan ve üç üniversitenin iletişim fakültelerinde 6 yıldır eğitim veren "sıradan" birisiyim. Sana bir tek cevabım olacak: Pekii sen kimsin?.. S-ÖZ Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur. (Peter F. Drucker) POST-İT Kafadan uçurtma yazma özgürlüğü bana Nazım Hikmet - Vala Nurettin atışmasını hatırlattı. Va-Nü köşesinde boş bir sütuna sadece şunu yazar: "Nazım, sen bir hiçsin..." Ertesi gün merakla beklenen köşede Nazım'ın hapisten yazdığı cevap, boş bir sütunda tek bir satır olarak yayınlanır: "Va-Nü, sen bir hiç bile değilsin..." Hani aklıma geldi de... (Ümit Aktan) Kupanın cilvesi Brezilya'da KAKA... Yazıldığı gibi okunuyor meret. Hollanda'da COCU... 'Koku' diye okunuyor.. Almanya'da LAHM... 'Laam' diye okunuyor, Bülent Karpat gibi biraz da diyalektin varsa 'lağım' olması an meselesi.... Anlatırken her an cevher döktürmek mümkün... Kupanın bir cilvesi işte... İFTİRA ETMEYİ BECEREBİLEN BİRİSİ, İKİYÜZLÜLÜĞÜ VE DALKAVUKLUĞU DA RAHATLIKLA BECERİR. (Napolyon Bonaparte)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.