1974 Watergate binasındaki casusluk skandalıyla şimşekleri üzerine çeken Başkan Nixon'ın durumu oldukça kritikti; ama aynı yıl bir uzay mekiği Jüpiter'e doğru yol alıyordu.Vietnam'da yüz sivili katleden teğmen, Washington tarafından suçsuz bulunuyor; Yunanistan ve Portekiz'de dikta rejimlerine son veriliyordu. Şili'de Augusto Pinochet iktidarını sağlamlaştırıyor, İspanya'da General Franco kendi adını taşıyan bir hastaneye yatırılıyordu. İtalyanlar boşanmanın kabulü lehinde oy kullanıyor, FIFA'nın başkanlığına Joae Havelange getiriliyordu. Havelange, İsviçre'de ünlü Stanley Rous'tan görevi devralırken, Almanya'da 10. Dünya Futbol Şampiyonası başlıyordu. ------ 1978 Almanya'da halkın sevgilisi kaplumbağa Volkswagen, dönemini kapatıyor, İngiltere'de ilk tüp bebek dünyaya geliyordu. İtalya'da da çocuk düşürme o yıl yasallaşıyordu. Kızıl Tugaylar, Aldo Moro'yu katlederken, Amerika Birleşik Devletleri yüzyılın başından beri kullandığı kanalı Panama'ya devretme vadinde bulunuyordu. Nikaragua'da Somoza'nın iktidarı son buluyor, İran'da da şahın saltanatı sallanıyordu. Arjantin'deki diktatörlük yerinde saymaya devam ederken, sanki gücünü kanıtlamak istercesine 11. Dünya Futbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapıyordu. ------ 1982 Istvan Szabo'nun şaheseri "Mefisto" Hollywood'da Oscar'ı alırken, Almanya'da yetenekli film yapımcısı Fassbinder hayata veda ediyordu. Romy Schneider intihar ediyor, Sofia Loren vergi kaçırmaktan tutuklanıyor, Polonya'da işçi sendikası lideri Lech Walesa hapse atılıyordu. Garcia Marquez, Latin Amerika'nın bütün şairlerini, dilencilerini, müzisyenlerini, başıbozuk takımını temsilen Nobel Ödülü'nü alıyordu. Mısır, altı gün savaşlarından beri İsrail'in işgali altında bulunan Sina Yarımadası'nı sonunda geri alıyordu. İlk yapay kalp birinin göğsünde atıyor, Felipe Gonzalez başbakanlık yolunda sağlam adımlarla ilerlerken, Barcelona'da 12. Dünya Futbol Şampiyonası'nın açılışı yapılıyordu. ------ 1986 "Baby Doc" Duvalier ülkeyi soyup soğana çevirip Haiti'den kaçıyor; aynı şekilde Ferdinand Marcos da yükünü tutarak Filipinler'den kaçıyordu. Halley Kuyruklu Yıldızı uzun bir aradan sonra semalarımızı yeniden ziyaret ediyordu. Uranüs'ün çevresinde dokuz uydusunun bulunduğu, bizi güneşten koruyan ozon tabakasında bir deliğin meydana geldiği keşfediliyordu. Lösemiye karşı tedavide yeni bir ilaç geliştiriliyordu. Bir deprem 200 bin Salvadorluyu evsiz barksız bırakıyordu. Sovyetler'in Çernobil nükleer santralindeki kaza bir radyasyon bulutunun yeryüzüne dağılmasına yol açarken, radyoaktif yağmurun nerelere ve kimin başına yağdığını kimse bilmiyordu. İspanya ve Portekiz nihayet ortak pazara giriyorlardı. Heykeltıraş Henry Moore ve yazarlardan Simone de Beauvoir, Jean Genet, Juan Rulfo ve Jorge Luis Borges aramızdan ayrılıyordu. Amerikan Hava Kuvvetleri, sonradan İran'a atfedilen bir suikastı cezalandırmak için Libya'yı bombardıman edince, Kaddafi'nin albaylarından birinin kızı bombardımanda ölüyordu. ------ 1994 Dünya otomobil yarışması şampiyonu Brezilyalı Ayrton Senna, Avrupa'da yapılan bir yarışmada güvenliği yetersiz olan pistten çıkarak boynunu kırıyordu. Paramparça olmuş Yugoslavya'da, Sırplar ve Hırvatlar Müslümanları boğazlıyorlardı. Güney Afrika, Mandela için oy veriyordu. Marx ve Lenin'in kitapları yayınlanırken, artık "Reader Digest"ın nüshaları baskıya verilmeye hazırlanıyordu. Berlusconi başarılı seçim kampanyasında futbol statlarından ödünç aldığı bir slagonla zirveye yükselirken, bu arada beyzbolun vatanı Amerika Birleşik Devletleri'nde 15. Dünya Futbol Şampiyonası'nın açılışı yapılıyordu. Şampiyonaya 13 Avrupa, 6 Amerika ülkesinden başka Güney Kore ve Suudi Arabistan katıldı. ------- 1998 Hindistan ve Pakistan kendi atom bombalarını yaparak büyük güçlerin seçkin nükleer kulübüne girme hayallerini o yıl gerçekleştirdiler. Asya ülkelerinin borsaları dibe vururken, Endonezya'da Suharto'nun uzun süren diktatörlüğü de son buluyordu. Dünya Frank Sinatra'nın o eşsiz sesini bir daha duyamayacaktı. Avrupa'nın on bir ülkesi "euro" adı verilen tek para birimine geçmek için anlaşmaya varıyorlardı. Joao Havelange dünya futbolunun tahtından inerken, yerine krallığın en kıdemli saraylısı Joseph Blatter kuruluyordu. Arjantin'de yirmi yıl önce, diktatörlüğün en civcivli zamanında, Havelange ile birlikte dünya futbol şampiyonasının açılışını yapan General Videla hapsi boyluyordu. 1998 yılında Fransa'da yeni bir dünya şampiyonası başlıyordu. İşleri bir hayli zora sokan Air France'taki greve rağmen 32 ülkenin milli takımı yüzyılın son dünya şampiyonasında boy göstermek için yepyeni Saint Denis Stadyumu'na gelmeyi başardılar. ------ 2002 Teröristlerin saldırıları sonucu New York'taki İkiz Kuleler çökmüştü. Başkan Bush, daha önce zeminini babasının ve Reagan'ın hazırladığı şekilde Afganistan'ı roket yağmuruna tutarak Taliban diktatörlüğüne son veriyor, ama Usame'yi elinden kaçırıyordu. Belki de vurmuştu da haberi yoktu. İsrail tankları Gazze'yi ve Batı Şeria'yı yakıp yıkıyor. "Örümcek Adam" filmi sinema tarihinde hasılat rekoru kırıyordu. Venezuela'da bir darbe Başkan Chavez'i deviriyor, ama ayaklanan halk devrik başkanı makamına yeniden oturtuyordu. ------ VEEEEEEE... 2006 BÜLENT Ecevit hastanede hayatıyla pençeleşiyor ama kamuoyu koma haberlerini izlemeyi bir yana bırakıp futbola eğiliyordu. Bir büyük kulübün başkanı müteaddit istifalarından birini daha yapıyor, takımı hocasız kalıyor, euro ve dolar birden fırlıyor, Mortgage sorgulanmaya başlanıyor, gasp ve soygunlar artıyor, trafik onar onar öldürüyor, Hülya Avşar ise boşanmanın sendromundan kurtulamıyordu. Toplumsal travma Serdar Ortaç'ın son albümüne kilitlenirken, Dünya Kupası her derde ilaç oluveriyordu. ------- S-ÖZ Eğer işiniz sokaktaki çöpleri süpürmekse; Michelangelo'nun resim, Beethoven'in beste, Shakespeare'in şiir yazdığı gibi süpürün ki; herkes durup bir baktığında "burada işini çok iyi yapan bir çöpçü varmış" desin... (Martin Luther King. Kulağıma küpelerden ------ Toptan mutluluk!.. Topun peşinde mutlu olmayı öğrenemeyip, onun yerine karşı renkleri tutanın kafasını kırmaya çalışmaktan kendimizi alabilirsek, oyunun aslında bir mutluluk kaynağı olduğunu keşfedebiliriz. Ünlü din bilimci ve filozof Dorothee Söller'e bir gün bir gazeteci sormuş: - "Küçük bir çocuğa mutluluğun ne demek olduğunu nasıl anlatabilirsiniz?.." - "Anlatamazsınız" demiş Söller ve eklemiş: - "Anlaması için ona bir top verin yeter.." ------- POST-İT Almanya'nın bir maçını anlatırken, degajdan gelen bir topu havada izledikten sonra demişim ki; "Top Lahm'a düştü, yıkayıp getirdiler..." ------ Tüm uzmanların aynı görüşte olmaları, hepsinin birden yanılmış olmaları anlamına da gelebilir...