Milli Takım bir takımdır...
14 Ekim 2008 01:00
Ertuğrul Sağlam'ın "adamlığı" ile Mustafa Denizli'nin "karizmatik rüzgârı" milli maç telaşının bile önüne geçti. Milli takımı sürekli olarak "son haftanın becerikli oyuncuları" arasından seçmek telaşı yüzünden, ülkenin "en iyi takımı" olan milli takımı biraz ıskalıyoruz. Seven, sevmediğine saldırarak sevdiğini korumak yobazlığında...
Ben de Ertuğrul Sağlam'ın gidişini "adamlığına" giydirilmiş şık bir ceket sayanlardanım. Mustafa Denizli'nin gelişini ise "takla atmış ilkelere" giydirilmiş bir beden büyük cekete benzetenlerdenim...
Sağlam, duruşu ve konumu sayesinde kendine artı yazmıştır para konusundaki eksi görüntüsüne rağmen. Kendine yatırım yapmıştır.
Denizli ise işe doğru yerden girişmiştir. Avrupa'sı kalmamış, ezikliği nedeniyle patlama yapmaya hazır bir Beşiktaş'ı reddedecek hoca tanımıyorum. Ben bile başarılı olurum bu saatten sonra...
Mustafa Denizli'nin Beşiktaşlılara ve tribünlere şirin görünmek bir kaygısı yok. O işi çocukluğunda tuttuğu takımı yüksek sesle deklare ederek halletti zaten. O da biliyor ki; takımı şu anda ne daha fazla ve hızlı koşturabilir, ne de daha iyi pas yaptırıp şut attırabilir. Şu anda onların ruhlarına girerek, içlerindeki "patlamayı" çağırarak, maçın içine "fünyeli düzenekler" yerleştirerek, tabelaya oynayacak.
Dinamiklerini dinamitleyecek Kartal'ın...
Oyunculardan önce Beşiktaşlıları ayağa kaldırma duruşu bundandır.
Beşiktaşlı ayağa kalkacak ki, Beşiktaş ayağa kalkabilsin...
Saha içiyle tabii ki uğraşacak ve bunun ilk yansımalarını da hemen göreceğiz ama önceliği kaybolan özgüvenin kazanılmasına, dik duruşun geri getirilmesine verdi.
Esas kavgasını aralık ayında arayı açıp, devre arası çalışmaları ve transferlerinde verecek.
Ligin en büyük şampiyon adayı ise kesinlikle artık Beşiktaş olmuştur...
ESAS MAÇIMIZ BELÇİKA'DA...
Milli takımı, son lig haftasının iyi oynayanlarından kurmak gibi bir yobazlığı reddediyorum.
Son maçta Bursaspor, G.Saray'ı deviriyor ve Yusuf Şimşek çok iyi oynuyor.
Koy o zaman ortanın ortasına...
Mehmet Yıldız, F.Bahçe'ye gol attı, koy ileriye. Yanına da son smaçta üç tane atmış Fatih Tekke...
Bu yoldan gidersek Fener'i Kadıköy'de dörtleyen Kayserispor'dan Mehmet Topuz'u ortanın sağına, Ragıp'ı soluna, Mehmet Eren ve Eren Güngör'ü de göbeğe ve forvet arkasına koyalım...
Hatta ön libero Mustafa Sarp...
Sonra Bosna'dan 5 yiyelim ve hemen başlayalım:
"Altıntop niye oynamadı, takımı niye bozdun Fatih, Mesut'tan niye vazgeçtin..."
Tabelayı yazmaktır bu...
Milli takım bir "takımdır..."
Çarşamba gecesi bizim Estonya mücadelemiz sırasında mutlaka kazanacağımız bir başka maç oynanacak. Belçika yenerse bakın 28 Mart'ta oynanacak İspanya maçının konumuna... İspanya yenerse liderlik maçlarımız olacak 28 Mart ve 2 Nisan'da...
Beraberlik durumunda ise "değmen keyfime" ve seyreyleyin cümbüşü...
2 yıla ulaşan bir planlamanın ilk sayfalarındayız daha...
Biz çarşamba gecesi iki ayrı ülkede iki kere kazanabiliriz... 2 maç birden kazanabiliriz...
Beraberlik "bize" getirecek onları, yenileni ise "dize" getirecek...
O zaman, bu takımın hocası ile mahkemelik olacak kadar, oyuncularıyla davalık olacak kadar "didişmek" için erken davrandığınızı vururlar yüzünüze.
Çarşamba gecesi...
Yarın gece...
>> Futbolun "Fu" hali
Hoca arayanların semt pazarı televizyonlardır...
Yönetici olamamış "idareci", açar TV kanallarını,
başlar zap yapmaya...
Kanalın birinde bulduğu bir hoca ile kanalın diğerinde bulduğu bir eski futbolcu hemen kafasında "hoca ve yardımcısı" olarak çakar.
Sonra teklif, pazarlık ve iş başı...
Bu futbolumuzun "fu" halidir...
Benim "Haydi Maça" programım bile üç kez hoca verdi alt liglere...
Reklamına oyuncu seçen yeni zengin holding sahibinin "ajans kataloğu" inceleyip, "hah buldum, bunu hoca yapalım, hele dur bu da yardımcısı olsun" garabetidir bu...
>> Destek... Köstek...
Yer: Milliyet gazetesi sayfa 29
Gün: Pazar
GS Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı almış FB ise voleybolda Bozkurt Belediyesini yenmiş. Fener'in yeri ve resmi tam iki misli büyük...
Maçın karnesi ve kadroları ve de sayıları var voleybolda, Cumhurbaşkanlığı kupası finalinde ise hiç biri yok...
Bu fener tutkusu Fenerbahçe'ye yapılmış en büyük kötülüktür...
>> POST-İT
Fark nerede biliyor musunuz?..
Ertuğrul Sağlam'ın "yorumcu" olmamasında...
Olursa "fark" yoktur zaten...
>> 5 kart 15...
Dikkatimi çekiyor. Yeni uygulamaya göre 5 karta ulaşan takımlardan 15 bin YTL kesiliyor hemen. Alt liglerde, özellikle doğu gurubunda 5 kart limitini doldurmayan takım bırakmamışsınız maşallah...
Hasılatı yok, 15 bin YTL ile bir sezonu geçirmeye çalışanlardan para toplamak, sonra büyüklere "insaf" etmek ne menem bir "beyaz" sayfadır acaba?..
Alt ligler "lunapark" oldu
sayenizde...
>> S-ÖZ
"Böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikayet etmemelidirler..." (Schiller)
>> Denizli başarılı olamadı mı "yorumculuğa devam... Demirören başarılı olamadı mı "tüpçülüğe" devam...