Maç öncesindeki olaydan ben çok etkilendim. 1993 yılında Manchester'da Arif o muhteşem golü attığında üstüne ilk atlayan Hamza Hamzaoğlu'ydu ve dün gece Arif anılırken, Hamza Hoca Galatasaray'a rakip olmuştu. Futbolun dünyası bu kadar büyük ve bir o kadar da küçük!.. Tam rotasyon yapılacak maçtı. Fatih Hoca beklediğimiz gibi farklı bir kadro çıkardı sahaya ama o kadar çok ezber dışı bir diziliş vardı ki maç başladığında Galatasaray mutasyona uğramış gibiydi. Oyuna etkili, hevesli ama "yerini yadırgayıp uykusuz kalan misafir" gibi bir huzursuzluk içinde başladı Galatasaray. Bir an evvel maçın gazını alacak bir gol peşindeydiler ama bütün ataklarda kaos belirtileri arz ederek... Oyun tam "error" verirken, Burak'ın iki taksitte bulduğu bir gol arızalı baskıyı rahat bir oyuna çevirdi. ... Ve geldi halı saha golleri. İkinci ve üçüncü gol bizim haftada bir halı sahada attığımız gollere çok benziyor ama Süper Lig ciddiyetinin de uzağına düşüyordu. Akhisar Belediye etiyle buduyla bundan fazlasını zaten yapamazdı. Yine de oyun disiplininden kopmadıkları için ve gömülüp tekme tokat oynamadıkları için yeşil-siyahlıların çağa uygun ama güçsüz savunma anlayışlarını takdir etmeliyim. 0-0'ken ne oynadılarsa, 3-0 geriye düştüklerinde de onu oynadılar. Maç terbiyeleri övgüyü hak ediyor. Formayı alabilen Galatasaraylıların "ben bu formayı geri vermem" diyecekleri bir maçtı. Ama Riera başta olmak üzere bazıları belli ki çoktan "rotasyon oyuncusu" olduklarını kabullenmişler.