N'olcek şinci!..

A -
A +

Güngören tarafına, arka mahallelere süzülürken bir Egeli arkadaşın sorusudur bu.. Onun derdi Juventus galibiyetine 'balon' demek için fırsat kollayanlara karşı küçük düşmemek. İstanbulspor'u yenip üstüne de bir Sociedad koyabilse takımından memnun olacak belli ki. Ama "uzun vadeler" ile bazı oyunculara "maç gösterme" çabası içinde olmak, belli ki o Galatasaraylı'ya fazla bir şey ifade etmiyor. Ama bana ediyor.. Bakın üç golle dönen ve 6 gollü hezimetten kurtulan Galatasaray'ın kazandığı şeylere: Takım gençleşiyor.. Orhan diye bir adam kazanıldı. Berkant özellikle ikinci yarıda ortanın gerisine hakim oldu. Tamas ve Petre tecrübe kazandı. Ümit Karan topu özlediğini ve hücum gücüne katkıları olacağını gösterdi. Belki; Juventus maçının 44. dakikasında oluşan kadroyu aynen sahaya sürmek çarşamba - pazar maç tecrübesini çok gerilerde bırakmış bir takım için riskliydi. Ama iyi oynarken yenilen bir gol ve rakibin sürekli doğruları bulması ve yapması durumu ile Galatasaray'ın "maç kazanmasından korkan" bir hakemin yolunu kestiği bir takım hesapta yoktu ve onun bedeli ödendi. Oyun kafa kafaya devam ederken yerde yatan Oğuz'un gözüne gol vuruşu yapan Hasan'ın verdiği zararı da bunlara katmak gerekir. Bir de... Ligin en iyi hocalarından birisi olan Aykut Kocaman'ın elindeki sınırlı imkanlarla bütün stratejisini doğru planladığını buna eklersek sonuç hakedilen bir sonuç olarak karşımıza çıkar. Rakibinin yorgun ve "konsantrasyon bozukluğu" yaşayacağını, bu arızanın da rakibin sinirlerini bozacağını doğru hesapladı. Hakan'ı tek forvet görünce çakılı Uche ve Saffet'le onu önden ve arkadan kapattı. Kanattan sokmadı. En az 10 kişiyle hep topla kendi kalesi arasında kalmayı başardı. Yerden ve ayağa çıkışlar yapıp De Boer'in bire bir hantallığından yararlanmayı planladı ve planladığı gibi yararlandı... Bu kadar şey bir araya gelince de üç gol yiyen kalecisinin hiçbir golde hatasının olmaması gibi "iki kere ikinin beş ettiği" bir matematik oyunu çıktı karşımıza. İkinci yarının üçlü defans ve ön liberolu sistemi de risk alındığı için ve "risk alınacağını bekleyerek ona göre planlama" yapan Kocaman tarafından çökertildi ve maç koptu gitti. Tam Galatasaray'ın golü bulup maçı "arzuladığı" anda Balili'nin yalandan tedavisi ile oyunu soğutması bile bence planlı bir hareketti ve amaca uygundu. Dereli'nin Hasan'ı delirteceği ve konuk takımın "bir ihtimal de olsa kazanabileceğinden korkar" bir tavır içine girmesi bile belki beklenen bir şeydi. En azından evsahibinin amacına hizmet eden bir durum çıkarttı ortaya. Egeli kardeşim bu maçtan bile Galatasaray'ın bir şeyler kazandığını ve aslında bireysel hataların fazlalığından kötü göründüğünü ama aslında ışık vermeye devam ettiğini kabul etsin. Juventus galibiyeti normal, dünkü maç ise kazadır... Yani... "İyi olcek inşallah..."

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.