O kadar çatlak su kaçırmaz
26 Şubat 2008 01:00
Kaçırmamalı... Ancak yukarıdan ilave edilecek su, çatlağın kaçırdığından biraz fazla olmalı. Sakın "taşar ama" demeyin, sabrı taşıyor G.Saraylının. Yukarıdan su ekleyecek ibriği tutmaya da kimse yanaşmıyor şu aralar. Bu durumda, en zor dönemde vitrindeki mal, yani futbol takımı fena halde "su koyveriyor" diyebiliriz. Ben değil, ilim ve irfan yuvasında öğretilen "fizik ve cebir" öğretim bunu söyletiyor.
G.Saray'ı bu aralar sakın ola ki tıklamayın.
Liseliye göre "Erreur", alaylıya göre "erör" veriyor!..
G.Saraylı olmanın farkını ortadan kaldırmaya çalıştıkları için kültür yuvasının bağlantılarını koparmaya çalıştıkları için, iletişim dehaları sınıfta çaktıkları için, kitleyi hareketlendirme konusunda çağ dışı davrandıkları için çok geride kalmaları; asla bağışlanamaz...
Bakın...
Borç, bütçe, Avrupa skandalları, Leverkusen beşliği, Kasımpaşa yenilgisi, stat yaslanmaları ve siyasi payandalar; hep tali sıkıntılardır gerçek G.Saraylı için. G.Saraylının bu sıkıntısını, bırakın dışarıdan olanları, liseli olmayanlar bile algılayamaz.
G.Saray'da şampiyonluk, kupa kazanmak, F.Bahçeyi yenebilmek veya diğer safsatalarla doğru orantılı değildir. Bunların hepsi tribünlerin sorunudur. Oysa: Değerlerini yitirmek, bir başkanının "kaçtığı" düşüncesi verecek şekilde ortalıktan çekilivermesi, bir işaret vermeden veya bir küçük hesaplaşmayı bırakın en ufak bir dertleşme yapamadan gidivermesi onlara fena halde koyar. Sonuç zaferleriyle, göreceli ve yüzeysel, üstelik geçici başarılarla ilgilenmez gerçek G.Saraylı.
Onun derdi kalitesinden verilen ödündür...
Başkanın G.Saraylılığını sorgulamak haddim olamaz...
Ama bir "işaret" vermeden gitmesi de sindirilemez...
Futbol şubesini ihbar ederek gitmesi ise vitrindeki malın ucuzluk reyonuna inmesi demektir ki; bu kötülüğü de yapmaya kimsenin hakkı olamaz.
Ahlaki yücelik, dürüstlük ve sportmenlik en kalıcı özelliğidir bu camianın.
Bunu yitirtemez hiçbir güç.
Polat çoğunluğu kontrol edemiyor ve bunu biliyor. 300 küsur oyu bloke edebilir. Aysan ve Öztürk, ortak yapımı sunarlarsa belki... Bu tartışma bile kaos oluşturuyor ve vitrindeki malı olan futbol takımı bundan direkt olarak etkileniyor. G.Saray gibi bir iletişim yuvası ise bunu engelleyemiyor. İşte bu affedilemez...
Liseli ve gerçek G.Saraylı, yarın F.Bahçe'yi elemekle "eğlencelik" olarak ve bir oyunun uzantısı olarak ilgilenir. Daha önemlisi sutopu takımının yenilmez armada oluşu, bayan basketbolcularının kalıcı başarısı, Kalamış Tesisleri'nin gurur verici işletmesi veya adanın ne kadar onların olduğu durumudur onlar için.
Bunları paylaş gerçek G.Saraylılarla Özhan Abi...
Bir hata daha yapılırsa, G.Saray büyük ihtimalle geri dönüşü imkânsız bir yola girecektir.
Sevil Berberi Levitra yuttu
F.Bahçe'nin oyun ve sonucu iyi harmanladığı Sevilla rövanşına umutlu bakmak borcumuzdur. Sevil Berberi'nin önüne oturulacak ve sadece bir "saç-sakal" olup geri dönecek.
G.Saray ise, dünyaya en görkemli ilacı, yani asrın icadı Levitra'yı yutturan Leverkusen faciasından sonra lige dönemedi ve kelimenin tam anlamıyla "hapı yuttu."
Performansı en üst düzeye çıkaran ve rekortmenler doğuran bu hapı F.Bahçe kullanırsa Sevilla'yı geçer ki; bu Türk futbolu için en büyük başarı sayılır son 5 yılda.
Ama Sevil Berberi tıraş yaparken kulağı uçurmazsa.
Rotasyon mu, mutasyon mu?
Bunu bir kere daha yazmıştım.
Feldkamp bize daha çok attırır bu başlığı.
Sabri oturur, önce Barusso, sonra Emre, arkadan tekrar Barusso, bir ara Song, sonlarda Serkan... Sağbek aranıyor Kasımpaşa maçında.
Mehmet Güven oturur, Emre, daha sonra Barusso, finale doğru da Ayhan ön libero... Hoca hâlâ arıyor...
Seni kucağına alan, alanı sıkıştıran hiçbir takıma üstünlük sağlayamamışsın.
Austria Wien, Helsingborg, İstanbul Belediye, Kasımpaşa ve daha niceleri.
İster misiniz, yarın Orkun santrfor, Barusso kaptan, Hakan'ı kalede filan görelim!..
Halit-İlker-Ertem
Büyük iş başardılar...
Sevilla maçının naklen yayınını ilk defa sesi açarak, volümü yükselterek izledim.
Bir tarafta hocam, ustam, ağabeyim hatta (oğlu da Ümit'tir) babam Halit Kıvanç..
Diğer yanda kardeşim, arkadaşım, meslektaşım İlker Yasin...
Öte tarafta Muğla'da bir yerel televizyondan bulup bugünlere taşıdığım öğrencim Ertem Şener...
O geceyi, bir de getirdiği galibiyet nedeniyle "unutulmazlarım" arasına kattım.
Eline sağlık İlker dostum...
S-ÖZ
Karga yavrusuna bakmı?, benim "akça pakça evladım" demi?. (Bir Türk Atasözü)
POST-İT
Okuduğu cebir öğretisi ışığında yazıyorum...
İnsan: (yemek+uyumak) + (para kazanmak için çalışmak)
Eşek: Yemek+uyumak
Yapın şimdi cebir temizlemesini.
İnsan, para kazanmak için eşek gibi çalışmak zorunda olan bir varlık olmuyor mu?
Barusso formayla tanıştı, 5'lik oldu. Statla ve ilk 11'le tanıştı, sonuncuya yenildi.
Yarın Fener'le tanışacak. "Ben kimim, neredeyim, burası neresi" olmuştur çoktan.