Zor şartlarda G.Saray'ın, Aydın ve Ferhat'ı ilk 11'e koyan cesur tavrı bir engel mi, yoksa bir avantaj mı sorusuyla başladı mücadele. G.Saray'ın solda iki genci birden kullanması, ama onlara ayak uyduramayan İliç'in etkisiz oyunu önemli bir sıkıntı oldu. Malatyaspor'un iki ön liberosu Hakan ve Toth fazla hücuma çıkamayınca, sarı-kırmızılılardan misafir olanı temkinli davranmaya çalıştığı maçta ister istemez etkili gözüktü. Bunlara Hasan'ın katkısını da inkâr etmemeliyiz. Malatyaspor hücumdaki tek silahı Bilal'le G.Saray'ın üstüne gelmeye çalıştı ama bu da Mondragon'u geçmek için zaten yetmezdi. İşin ilginç tarafı G.Saray'ın bunaldığı dakikalarda golü bulması oldu. Golün altında yine Aydın'ın getirdiği bir topun olması, bu gencin ne kadar isabetli bir kazanç olduğunu ve para toplamaktan daha geçerli bir eylem olduğunu bir kez daha kanıtladı. Ferhat'ın kanadından sokulan Malatyaspor, uzaktan şutlarla şans aramaya kalktı ama Tomas yine takımın "ful kasko" yaptığı bir sigorta acentası gibiydi. İlk yarıda İliç ve Necati'yi çok fazla yadırgadığımı söylemeliyim. İkinci yarıda İliç'in hiç bir katkıya niyeti olmadığını görünce onu kenara alan Gerets, takımının pozisyon bulamayacağını ve başkalarının da bu kadar eksik oynayacağını düşünemezdi. Zaten klasik beklenti de buydu. "F.Bahçe'nin kaybettiği haftada, G.Saray kaybetmeden durur mu?" Aslında biraz fantazi olacak ama F.Bahçe Kadıköy'de puan kaybettiği haftada G.Saray'ın yenilmesiyle arayı da açabilirdi. Ayrıca yediği golü Mondragon'a kimse yakıştıramamıştır. Malatyaspor hayati bir puanla umudunu yeşertirken, G.Saray'ın takım içerisinde küçük revizyonlar gerçekleştirmesi zamanı bana göre çoktan geldi.