Bu başlık son üç günde ikinci kez duyduğum bir sözcüktür. Biri; TSYD yönetiminin beceremediği ya da becermek istemediği kongre çıkışında, diğeri ise Kadıköy’deki hüsran sonrası stat çıkışında...
Önce TSYD kongresinden başlamak istiyorum… Tek kelimeyle utandım… 44 yıldır üyesi olmakla gurur duyduğum Türkiye Spor Yazarları Derneği mensubu olmaktan utandığım bir kongre sonrasında tek kelimeyle yıkıldım...
Onlarca yıldır saygı duyduğum ve mesleğimizin en yakın dostu olan Mehmet Atalay’ı düşürdükleri durumdan utandım...
Haksızlık, çirkinlik, yolsuzluk...
Ne derseniz deyin bunların konuşulmasından da utandım...
O asil koltuğun ‘Şoförler Sendikası’ ya da ‘Esnaf ve Kefalet Kooperatifi’ seviyesinden çoook aşağıda bir görüntü vermesinden de utandım...
Öcal Uluç Ağabey diyor ki:
“‘Çok açıktır ki, “bir genel kurul yapmayı bile yüzüne gözüne bulaştıran” bir yönetimin, artık TSYD’nin başında işi yoktur!..’’
Burada yayınlandı yazısı ama derbi telaşı nedeniyle atlayanlar için bazı bölümleri alıp aynen yayınlamayı uygun buluyorum...
Diyor ki:
“Tam bir anarşinin hüküm sürdüğü” salı günkü olağanüstü genel kurula sebep olan “Oğuz Tongsir yönetiminin seçildiği” genel kurul, “o tercihe imza atmak” ile, ne yazık ki dernek tarihinde görülmemiş bir hataya düşmüş ve “yeni giyilen gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemiştir”; ondan sonra da “hiçbir düğme doğru iliklenememiştir!..”
Derneğin bugün getirildiği noktanın sorumluları, çok açık olarak “derneği bu hâle düşüren” bir yönetimi iş başına getirenler ve de bu getirilişi o genel kurulda, “derneklerle ilgili kanun maddeleri ve dernek tüzüğü paspas edilirken” seyreden, daha da acısı “o safta yer alan” bu bazı derneğin duayenleri, yaşayan bazı kurucuları, bazı eski genel başkan ve yöneticileri, eski şube başkanları ve yöneticileridir!..
DEVAMI DAHA DA ACI...
Ne var ki, “onca skandalla dolu kısa bir süreç” akılları başlara getirmiş, “derneği gazeteci olmayanlarla doldurarak, yapılacak genel kurullarda kendilerini yeniden seçecek çoğunluğa kavuşmak tutkusuna kapılan” bir zihniyetin, derneğe ve mesleğe yapacağı tahribatı anlayanlar harekete geçmişler, “seçimli olağanüstü genel kurul için yeterli imzayı toplamışlar”; böylece “ilk düğmesi yanlış iliklenen gömleği” derneğin üzerinden atma mücadelesini başlatmışlardır...
Bütün bunların sevgili meslektaşımız, o gün oraya eşi dostu görmek için uğrayan ve kucağına bırakılan bombayla tam bir gün ortamı nezih bir hale getirmeye çalışan ama tüm yolları tıkanan Mehmet Atalay’dan çok fazlasıyla utandım...
Sonunda o da dayanamamış ve “Olmaz böyle şey” diyerek, genel kurulu “seçim yapılamadan” kapamıştır!..
Çok açıktır ki, “bir genel kurul yapmayı bile yüzüne gözüne bulaştıran” bir yönetimin, artık TSYD’nin başında işi yoktur!..
Son olarak şunu da eklemeliyim ki; maalesef Naci Arkan tahammül edemedi edepsizliğe ve adaylıktan çekildi. Keşke konuşmasından çok etkilendiğim Tayfun Bayındır aday olsa da oy verecek sağlam birini bulabilsem...
FENERBAHÇE’Yİ KUTLUYORUM
İkinci utanma seansını da Galatasaraylı yaşamalıdır...
Kadrosu yanlış dizilmiş, hocasının yarışmacı özellikleri sorgulanabilir ve hatta bazı oyuncuları ‘gaflet ve delalet’ içinde bulunabilir...
Ama ‘muhtaç oldukları kudretin damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu’ bilen hemen hiçbir oyuncusu yoktu…
Jermain Lens olsa fark yine tarihî olabilirdi...
Mehmet Topal’ın olmaması bir şey fark ettirmedi; çünkü o yokken bile rakip kaleyi tehdit edemediler ve Volkan Demirel üstü bile kirlenmeden aynı formayı haftaya bile giyebilir…
O kadar yani utancın boyutu…
POST-İT
Tek maç oynayıp elde ettiği başarılar ve aldıkları kupa Galatasaray yönetimini fena halde aldatmıştır…
Yarışmacı bir hoca önderliğinde yarışmacı oyuncular bir araya getirilmediği gibi; takımın içinde bulunduğu ortam ‘erkekler hamamı’ saatlerinin kurnalardan yankılanan hamam tası gürültüsüne boğulmuştur…
Kargaşa hüküm sürdükçe durum daha da vahimleşecektir…
S-ÖZ: “Bugünün yüküne, dünün ve yarının yükünü eklemek, en sağlam omuzları bile çökertir.” Dale Carnegie
Ve…
“Acının ödülü tecrübedir.” Eshilos