Bağrından yetişme Bülent Korkmaz'ın tohumlarını ektiği bir takıma karşı kupanın ardından, yine bağrından yetişmiş Abdullah Avcı'yı sinesine döndüremediği günlere denk geldi çifte kavrulmuş başarı muhabbeti Galatasaray'ın... Üç gün arayla iki eski dostun izlerini taşıyan kader maçları.. Kupaya alışkın olan Galatasaray ve adaylardan en görkemlisi Kayserispor, tam da küme düşecek takımlara tosladılar. Rakiplerin kupa düşünecek halleri yok ve muhallebi gibiler... Bunlar maçın dışı... İçine gelince Galatasaray tam gaz. Form tutmuş olan Kahe tek silahı ve yerden iyi oynayan bir rakibe karşı üstünlüğünü hissettiren, Lincoln'ün topa kararlı, Arda'nın rakip kaleye kararlı girişimleri olan ve bir yüksek vites kullanan Galatasaray... Üstelik kaytaran kimse de yok... İlk gole fena halde abone bir Galatasaray ama maçın da bir başka gerçeği var. Rakip 1 atsa 2 atmanız bile kurtaramıyor sizi. İlk yarının özeti iştahlı bir baskı ve "düşme pahasına" çok ciddi oynayan bir Gençlerbirliği. İkinci yarı ise kanatlardan gelemeyen ve hızlı oyun ile telaş kavramı arasında boğulan Galatasaray'ın yediği çok tehlikeli kontralarla açılıyor. 60'la 70 arasında bunalan ve dağılan Galatasaray rakibe bir çok fırsat veriyor ve riske girdiği anlarda ısıramadığı için öptüğü toplardan birinde turu da gömüyor Ali Sami Yen'e. Haldır haldır saldırmak futbol değildir... Yere indirip çok pasla rakibi çaresizliğe itmek ve sonrasında da kıstırıp vurmak Galatasaray'ın öğretilerinde yer almıyor zaten. Bir fil gibi olumsuzluklara direnen Galatasaray sonunda bir fil gibi öleceği yeri kendi seçti. Ali Sami Yen'e kupayı gömdü. Kendini defnedip defnetmediğini ise önümüzdeki iki, bilemedin üç hafta içinde öğreneceğiz, Gençlerbirliği ise hakkettiğini aldı. İyi ama yanlış Galatasaray'dan çok daha doğru ve iyiydiler... >> BENİM YILDIZIM Galatasaray'ın savunmasına yaslanıp her topu duvar gibi arkadaşlarına servis yapan Kahe maçın yıldızı seçilmiştir tarafımdan...