Önden iki DÜŞÜM ağrıyor!..

A -
A +

Artık Adalar'dan bir yar gelsin bizlere. İstanbul nasıl ki dünyaya sunulmuş bir özel mülk ise ve tüm Acem illeri buna erişemez ise Adalar da İstanbul'a sunulmuş bir dünya güzelliğidir. Benim düşüm ise Adalar'da düzenlenecek ve yakın tarihte de uluslararası olabilecek bir "Yaz Olimpiyatı"dır. İsterseniz Yaz Oyunları da diyebilirsiniz. Parkuru farklı, mesafesi özel bir triatlon veya pentatlon bile hayâl ediyorum. Mesela benim düşümde büyük turu 12 bin 370 kilometre olan Büyükada'da bir "Ada maratonu" baş köşede oturuyor. Büyükada'nın küçük turu ise 8 bin 140 kilometre. Onu da niye bayanlarda yapmayalım. Sonra sporcular Büyükada'dan Heybeli'ye yüzerek yarışıyor. Heybeli'de 8 kilometrelik tek tur bisikletle tamamlanıyor. Sonra tekrar yüzerek Büyükada'ya dönülüyor ve iskelede biten bir sprint mücadelesi veriliyor. Ayrıca şu listeye bir göz atın ve siz de düşlerime düş ekleyin. Büyükada: Biri olimpik 3 yüzme havuzu, toprak ve tartan 3 tenis kortu, mükemmel 2 halı saha, 5 basketbol sahası, 1 futbol sahası. Heybeliada: 1 olimpik havuz, 1 tenis kortu, 2 minyatür saha, 2 basketbol sahası, 1 çim, 1 toprak futbol sahaları. Burgaz: 2 yüzme havuzu, 1 basketbol, 1 futbol sahası Kınalıada: 1 havuz, 2 basketbol sahası, 1 tenis kortu, 1 futbol sahası Bütün bunlara ek olarak Adalar'ın spordan gelme bir belediye başkanı var. Kendisinin bir çayını bile içmişliğim yok. Kalabalıkta görsem tanımam. Tek hatırladığım 76-77 sezonunda İETT takımının ardından ikinci olduklarında kaleci İlhami'ye 30 metreden attığı muazzam gol. O sezonun birincisi ise İETT olmuş ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Coşkun Özden'in Gedikpaşa'sını iki kere yenmiş. O sezondan sonra Başkan Coşkun Özden ve mükemmel golü yiyen kaleci İlhami F.Bahçe'ye gelmişlerdi. Başkanın Milli Takım serüveni bile oldu. Şimdi böyle bir insanın bu konuya duyarlı davranacağını ve bana bir cevap vereceğini hissediyorum. Adalar'a olan sevgisini ve spora olan düşkünlüğünü çok iyi hissettiğim için Coşkun Özden'in bu konuya duyarsız kalmayacağını da biliyorum. Eminim ki, "Nereden çıktı bu düş" demeyecek ve beni önden iki dişi eksik dolaşmak zorunda bırakmayacaktır. Çünkü Coşkun Başkan bildiğim kadarıyla, "Düşleri" olan bir adammış. Adam gibi adammış ve o düşleriyle ısırdı mı koparırmış... Cevabını da haftaya öğreniriz diye umuyorum. Benim düşümün içine ok atma, kürek gibi lokal sporlar da eklenebilir. Zaten Balkan Şampiyonası düzeyinde Adalar'da çok kısa bir süre önce böyle bir eylem de başarıyla yapıldı. Sanıyorum bu hayâlim naklen yayın ve sporsorlarla desteklendiğinde Adalar'ı dünyanın vitrinine sokacaktır. Zaten Türkiye'den önce İstanbul, ama İstanbul'dan önce Adalar'ın Avrupa Birliği'ne girme şansı fazladır. *** Benim Fatih Terim'in yanında yer almamı onunla ilgili bir bağım olduğuna dönüştürmeye çalışanlar varmış. Keşke olsaydı... Bir kere Florya'da çayını, bir kere de Marmaris'te kahvesini içmiştim. Onun dışında dostluğundan ve güveninden başka hiçbir yararını görmedim. Keşke olsaydı... Babam, ağabeyim, yeğenim, dayım değil. Hiçbir akrabalığım da yoktur. Keşke olsaydı... Ben ona hep inandım, hiç mahçup olmadım. Onu sadece sezdim. O ise hep beni haklı çıkarttı. Yıllar önce, "Şehir kırosu" dediklerinde ona inanan bir tek ben vardım. UEFA'yı kazandığında ise herkes vardı, bir ben yoktum. Keşke olsaydım... Nitekim Meclis-i Mebusan bile ona inanıp davet etmiş, kürsüye koymuş ve dinlemişti. Dostluğu ve selamı dışında bir artısı hiç olmadı. Hatta zararını bile gördüğümü söyleyebilirim. Şimdi özellikle güdümlenen medya ona tekrar saldırıyor. Üstelik hafif kıpırdanmaya başladı ya, beline beline vuruyorlar. Kutlualp döveceğini deklare ediyor, Daum basın toplantısında azarı geçip kafa atmaya beş kala tutuyor kendisini. Türkler'i aşağılıyor, sonra da kıvırıyor. Ama Şekip Hazar yakalıyor Daum'un oryantalini ve sorduğu soruyla adeta göbeğine para yapıştırıyor. Bütün bunlara ek olarak medya Fatih Terim takımı biraz ortaya çıkarttığı anda yerine hocalar buluyor. Sinan Engin, Sergen nedense Terim'i eleştiriyor. Köşeler ve ters köşeler onu iğneliyor. Doğru yolu bulduğu için şimdi topla tüfekle, iki sezondur olduğu gibi bayrakla düdükle, hatta Kâzım'la Erman'la gelecekler. Bir de utanmadan Tigana meselesi çıkardılar. Telegol'de cevabını da aldılar. Terim soğukkanlı, Canaydın hayli sıcak bir açıklamayla özellikle İbrahim'den girip, Seten'den çıktı. Ama onlar G.Saray'ı karıştıramazlarsa, "Kafa karıştırmak da yeter" diyerek gelecekler ve kayanın tozunu ala ala gidecekler. Kirpi yavrusunu "pamuğum" diye severmiş. Yavrusunu ancak o sevebilir, çünkü Fatih Terim bir kirpidir. Yavruya uzanan ellere onun dikeni batacaktır. G.Saray'da sahneye konan oratoryonun en epik tarafını oluşturan Fatih Terim'e saldıracaklar. Bütün bunların arasında bir ilaç mümessilinin densizliğini görmezden gelecekler. ...Sonra ve ben ona hâlâ inanacağım. E-SHİT LEAGUE Bu başlığı okuduğunuz zaman fonetik olarak, "Eşitlik" diye okumanız gerekir. Ancak yazılanın Türkçe anlamını hiç sormayın. Çünkü İngilizce'den tercümesine ne benim, ne de gazetemin terbiyesi müsaade etmez. Bilen birinden öğrenebilirsiniz. Çünkü ortaya çıkan F.Bahçe-Rize tekrar karşılaşması, Türk futbolunda uygulanan "Orman Kanunu" prensiplerini bir kez daha kanıtladı. Rizespor Başkanı Ekrem Cengiz'in ödediği bedel bayağı ağır oldu. Adamı sofradan aç kaldırdıkları gibi, bir de hesabı ödettiler. "5 puan içeri" olması gerekirken "6 puan dışarı" oldu Rizespor için. Hepsi de masada oldu. Şimdi bakın... Rakibe iki kez full stad hasılatı, yani 1.5 trilyon... Nobre'yi oynatmak ve iki kayıp puanı telafi etmek şansı... Kendilerine iki kez masraf ve alt-üst olan hazırlık programı... Üstelik Victoria'yı oynatmama haksızlığı ve F.Bahçe'nin sattığı Alper'in lisansının üstüne yatabilmesi nimeti.. Ortada hukuk ve mantığa sığmaz bir haksız kazanç var. F.Bahçe hata yaptı ve 2 puan bıraktı. Ama hatasını başkası temizledi ve 2 puanını geri aldığı gibi, yeni transferini de oynatıp 1.5 trilyon da haksız kazanç elde etti. Ali Aydın hatanın kralını yaptı ve arkadan kürekle ayıbını temizlediler. En erken aklanan insan oldu. Olayın tek hatasız tarafı, Rizespor iki İstanbul deplasmanı masrafı yaptı. Aldığı 2 puanı geri verdi. Hiçbir hatası olmayan Victoria'yı oynatmak hakkı elinden alındı ve daha beter hakem hatalarıyla iki de önemli adamını kırmızı kartla elinden aldılar. Orman Kanunu'nda eşitlik yani.. Ya da E-Shit League.. George Orwell'in dediği gibi, "Her takım eşittir ama bazı takımlar daha eşittir.." DANIŞ-MA Trabzonspor danışmaya başladı. Eskiden danışmanın, "Sakın ha danışma" şeklindeki olumsuz tarafı kullanılırdı. Şimdi yeni başkan Atay Aktuğ'un danışmayı dayanışmaya taşıdığını görüyorum. Çok önemli bir eksiği başarılı politik hamlelerle kapatıyor yeni başkan. Bu arada Mehmet Ali Yılmaz'ı da takdir edelim ve hakkını verelim. Çünkü kendisine uzatılan ele iki eliyle sarıldı ve takım için önemli bir "Baba" olduğunu gösterdi. Ağaoğlu da onlara eklenince "Esas tehlikeli güç" şimdi oluşmaya başladı. Çünkü eskiden "Kontrolsüz güç, güç değildir, kolaydır" şeklinde algılanıyorlardı. Yeni danışma ve dayanışmayla "Kontrollü güç" Karadeniz'den esmeye başlıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.