Orası bordo, burası mor!..

A -
A +

Ne moru... Burası mosmor... Oradaki Bordolular'dan himmet beklerken, buradaki mor giysili adamları yeneceksin... Dakika 18'den başlayalım. Ortası sakin ve bilinçli olmayan, ilerideki üçlüye hiç iyi ve ideal top atamayan, oraya sadece taşıyan Galatasaray berabere. Bordo ise yapacağını yapmış, yapmış bir penaltı oturmuş üstüne. Oradaki maçın namus ölçülerini sorgulamaktan, buradaki maçın endazesini kaçırıyorum. Zaten teknik direktörü evde TV'den izliyor maçı. Eh... Takımda ancak baskılı görünür. Sanal bir baskıdır bu. Arda ise biraz daha istekli ama hâlâ sahte okey!.. Daha 18. dakikada ipi çekilmiş Avrupa Fatihi'nin. Orta saha bizim değil diye hayıflanırken, orası 2-0, burası bunalımın kapısında. Servis atacak adamı olmayan, pasörü bulunmayan ama smaç atanı bol bir voleybol takımı gibiyiz. Orası 2-1 oluyor ama burası bir türlü 1 olamıyor. Yukarı kaldırıp kolayına kaçıyoruz, yere indirip ve sonra da sindirip golü bulmak varken. Şişire şişire golsüz bulduk ortasını maçın... Oyun gevelenirken, 2 değişiklik hücum gücümüze çok yaradı. En azından Uğur çıkabilir oldu. Bordo orada namusu kurtardı ama, burada iş yok. Herkesi saran korku, başımıza geldi. Orası 2-2 olunca, burası böyle biterse diye korkudan titrerken Bordo bir de öne geçmez mi? Biz bütün yanlışları bu grubun her yerinde yaparken, gruptan çıkarken bulduk kendimizi. Maçın son dakikaları ise tam eurovisionluk... Yani, mor ve ötesi... BENİM YILDIZIM Bu maçtan çıkmıyor. Eğer izin verirlerse Bordolu Cavenaghi!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.