Öteki G.Saray

A -
A +

F.Bahçe mağlubiyetinden sonra camiada oluşan "mahalle baskısı" Rijkaard'ı prensiplerinden döndürmüş belli ki... Hafta içinde uygulanan "disiplin kampı" ve bu deplasmana getirilen Kewell hariç bütün profesyonel kadro, bazı şeylerin değiştiğini gösteriyordu bize. Sahaya çıkan kadro da bu tür maçlarda hiç yapmadığı gibi Türklerin ağırlıkta olduğu ve eldeki malzemeden üretilebilecek en dirençli kadroydu. Belki estetik yoktu ama bu takım Trabzon ve F.Bahçe maçlarındaki kadar kolay yenilmezdi. Sıkıntı "kolay kazanamayacağı" şeklinde idi. Nitekim; oyundaki ilk estetik hareket ve pek yapmadıkları duvar pası Barış'ı bir anda tipik golcülerin bile yapamadığı "gol vuruşu" yapmaya mecbur bıraktı. Golden sonrasında oyunun kilidi çözüldü. Sivasspor'un riske girdiği yerlere G.Saray pozisyona dönüşebilecek saldırılar düzenledi. Sivasspor da G.Saray kalesine gelebildiği kadar geldi. Kaleci Aykut'un hep doğru yerde olması Sivasspor'un beraberlik şansını önledi. Gol paslarının biri dışında bitirici olmaması da G.Saray'ın farkı açmasını engelledi. İkinci yarıda sertliğe aynı sertlikte mukabele edemeyen ve her zamanki gibi oyunun sonunu getirmeyi yine beceremeyen G.Saray, bütün umutlarını Sivas'ta bırakmış oldu. Sivasspor'un ikinci yarıdaki baskılı ve topu ısırarak sergilediği oyunun hakkı puansız ayrılmak asla değildi. O Mesut Bakkal 2 forvet, hatta 3 forvet riskine bile girdi "şu kadrosuyla". G.Saray ise takım olarak düşünemediği için "bu kadrosuyla" oyunu gevelemeyi, pas yapmayı ve hatta yatıp kalkmamayı bile beceremedi. Anlayacağınız öteki G.Saray'da da iş yok...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.