Galatasaray'ın bu durumuna açıklık getirmek için geçmişten bir anıyla başlıyorum. Hani hep diyorlardı ya "Tarihi de Galatasaray..." Trabzonspor efsanesinin başladığı 1975-76 sezonuydu. Galatasaray kupada doludizgin gidiyordu. Takımın başında Fethi Demircan vardı. Efsane menajer Turgan Ece kupadaki yarı final primini 10 bin lira olarak açıklamıştı. Galatasaray, Ankaragücü'nü elemiş ama çok kötü oynamıştı. Turgan Ece kötü futbola kızıp primi 5 bin liraya düşürdü. Galatasaray'ın önünde Fenerbahçe'yle lig maçı vardı. Kupada da Trabzon'la final oynanacaktı. Turgan Ece futbolculara, "Fener'i yenerseniz 15 bin lira, ardından Trabzonspor'u da yenerseniz 10 bin lira daha vereceğiz" demişti...
Ve oyuncuların kimyası bozulmuştu...
Mecidiyeköy'deki TMT Oteli'nde buluşup aralarında anlaştılar; "Nasılsa bunlar bize hayır diyemez. Biz Ankaragücü maçının primini 15 bin lira olarak isteyip bunlara haddini bildirelim" dediler...
İdmana da 1.5 saat geç gittiler...
Olayı öğrenen Turgan Ece, bir anda idmanı bastı ve soyunma odasına indi. "Sen, sen ve sen dışarı çıkın!" diyerek Yasin Özdenak, Ekrem, Enver ve Kadırgalı Büyük Mehmet'le Metin Kurt'u dışarı çıkardı. Ve Galatasaray'ın soyunma odasında kalanlara "İsteyen gidebilir" diyerek takımı yeniden yapılandırdı.
Bu yoksun kadrosuyla 5 as oyuncusu olmayan Galatasaray, Fenerbahçe'yi rahmetli Şevki Şenlen'in golüyle 1-0 yendi...
Ardından ilk maçta 1-0 yenildiği Trabzonspor'u rövanşta Bülent Ünder'in golüyle 1-0 yendi ve penaltılarda da 5-4 üstünlük sağlayarak kupayı aldı...
Sezon bitti...
Galatasaray bu 5 oyuncuyla sezon sonunda yollarını ayırdı. Galatasaraylı futbolcular Ankaragücü maçının priminin kesilmesine çok kızdıkları için başkaldırmışlar ama bedelini ağır ödemişlerdi. Galatasaray böyle bir sıkıntıdan büyük bir başarı çıkarmış ve sorunu kendi içinde son derece sağlıklı bir şekilde halletmişti. O oyuncular sezon sonunda gittiler. Ama Galatasaray hâlâ var. İşte şu anda yapılması gereken "Turgan Ece ruhunun" geri çağrılması ve Galatasaray'ın bu mum ışığında yeniden yapılandırılmasıdır. Eğer bunu başarırlarsa başta söylediğimiz gibi çözüm palyatif değil, kalıcı olur ama başaramazlarsa sadece bir Kasımpaşa galibiyetiyle yetinirler. Bunun aydınlatıcı cevabı da bu akşam Dortmund'da gösterilecek bir Turgan Ece ruhunda gizlidir.
Aziz'in fendi Orman'ı yendi
Yine bir derbi yaşandı memleketimde ve yine bol küfürlü, tartışmalı, kırmızılı, acılı tablolar serildi önümüze. Oysa o derbi hafta sonu başlamadı. İki başkanın laf atıştırmalarıyla hafta içinde başladı. Fikret Orman, Ünal Aysal'ın Cüneyt Çakır'a yaptığı çıkışa benzer bir hamleyle "Ey Bülent Yıldırım gözüm üzerinde" deyiverdi. Sen misin diyen! Bu kadar acemilik olur mu? Karşında konu hakemler ve futbol düzeni olduğunda sabaha kadar konuşacak ve 'ayar verecek' bir başkan varken yapılır mı? Aziz Yıldırım da çıktı meydana ve yıktı geçti ortalığı. Şimdi Beşiktaş Olcay Şahan'a çıkan 'ucuz kırmızıya' mı yansın, üstelik bir hafta önce küfür yüzünden oyuncusu ceza almışken, aynı eylemi yapan rakip takımın 'kaptanının' kahraman oluşuna mı?..
S-ÖZ:
"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kâğıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur."
(John Boynton Priestley)