'Pas oyunu' denemeleri

Bir kısmı su çekmiş ve topa azizlik yapan zeminde; pası kuru yere göre mi atacaksın, yoksa kuru yere göre mi ayar çekeceksin, kararsızlığı vardı maçın başında. Zemine ve doğal şartlara Bursaspor'un daha uyumlu olduğunu da söyleyebilirim... Ancak 15 dakika sonra daha savunmacı ve kendi birinci bölgesinde sıkı savunmayı seçen Bursaspor'un bu "anlayış" değişikliğinde; ileride top tutan, hatta deyim yerindeyse "oyunu sete çeviren" Galatasaray ağırlığını koydu maça... Affınıza sığınarak bu benzetmeyi yapmak zorundayım; küçük bir Barcelona örneği sundular birkaç dakikalığına ve golü getirdiler... Şu an için Türkiye'de, henüz kısa sürelerle olsa da çağın gereği olan "pas oyununu" en iyi oynayan takımdır Galatasaray... En azından deneyen... Devreyi "rol çalan" ve hakemi zor durumda bırakan seçimler deneyen Kazım'ın bireysel gösterileriyle tamamladık. Kazım her an bir gol atabilecek kadar yakındı oyundan atılmaya. Ona topu mülk edinen Engin'in saçmalıkları da eklenince "pas oyunu" yerini "kaos futboluna" bıraktı. Sertleşen oyun hakem Hüseyin Göçek'i de ateşe atmaya meyilliydi... İkinci yarı, maçın verilmeyen, verilebilecek, verilmemesi doğru olan kart ve penaltı yorumlarıyla hakemi hırpalayarak yürüdü gitti. Çok kısa aralıklarla "pas oyunu" sunan Galatasaray, son yarım saatte ortadaki direncini kaybetmeye başladı. Bunu bekleyen Sağlam da oyuna biri İnsua ile Tague'yi atıp maçı istemeye başladı. Son bölümde bayağı ezdi Galatasaray'ı, özellikle orta sahada. İki sakat veren ev sahibi takım Sercan'ın hiçbir katkısı olmayan katılımıyla da iyice eksildi. Beklenen bir goldü... Kaçınılmazdı... Olması gereken oldu ve 1-1 maça daha çok yakışacaktı ama bütün bu değerlendirmeleri yaparken ben de Terim gibi Baros'u unutmuştum!.. Modern futbol Çağdaş pas oyununu çok kısa sürelerle sunabilen Galatasaray, modernleşme açısından şu anda en önde görünen takım durumundadır. Ama maçın bir kısmında bunu oynayabilmenin sıkıntısını yaşamaktadır...