Paylaşılamayan top kararı...
30 Aralık 2008 01:00
Çok şükür ligimizin arasını bulduk ama spor aleminin fertlerinin arasını bulamadık. Yıllardır olduğu gibi aylardır yine "bi topu paylaşamadık" ve sonunda yarı küs, genelde gergin, toptan manyeller atarak "ara transfer" dönemine sağ salim ulaştık. Şimdi yabancı kontenjanı dolu olana bin türlü yabancı, çeşitli takas ihtimalleri ve çoğunluğu rakibinin kafasını karıştırmaya yönelik transfer haberleriyle iştigal ede ede bir yılı koparmak üzereyiz takvimlerimizden...
Bu bir basketbol deyimi. Ancak son manzara-i umumiye-i aliyemizi bu deyim
fazlasıyla anlatıyor.
Önce bir topu paylaşamayan takımlar birbirini hırpaladı...
Sonra o topun ahval ve şeraiti içine düşen iç ve dış bedhahlar, ortada koşuşturmakta olan bir ademi parçaladı.
Ol adem, kimi zaman yetersiz kaldı, kimi zaman korktu, kimi zaman da ümüğünü sıkıverdi gıcık olduklarının.
Çizgiyi geçip geçmediği konusunda bile, "paylaşılamayan top kararı" çoğunluktaydı. Elle atılıp atılmadığı sorgulananlarda da. Bazı "faul ve fena hareketler" tanımlamasına sığdırılan ve sığdırılamayan konularda da sorunu "teğet geçemedik" ve "paylaşılamayan top kararının" gece yarısı hükümlerine mahkum düştük.
Yorumcuların kalibresini tartışmadık ama kalibresi tartışılır yorumcuların ya peşine takıldık, ya da karşısında durduk dimdik.
Futbolun daha yarım sezonu bile dolmadan don biçtik puan cetveline...
Düşünün Beşiktaşlıların üzüldüğü puan cetvelinin tam yarısı olmuş halini. Oynatın G.Saray'ı Sivas deplasmanında, F.Bahçe'yi Trabzonspor karşısında. Beşiktaş'ı da İnönü'de. Sonra ligin ilk yarısı oldu deyin ve seyreyleyin puan cetveli manzarasını.
Bu bile futbola nereden ve nasıl baktığımızın bir açılımıdır...
Daha tam ortadan bölünmemiş bir ligin top kararlarının paylaşılamayan doğrularından kimin hakkının ne kadar yendiğinin skalasını bile tuttuk.
Alanlara toplandık futbolu temaşa etmek için. Höykürdük durmadan. Acı çektik, karşımızdakini incittik. Tüm gösterilerde ölçümüz "İlle de didaktik olsun" diyerek sanki gittiğimiz son maçmış gibi veya herkes karşımıza geçmiş, bizler de ancak cemaatleştirdiğimiz taraftarla iç içe olduğumuz zaman mutluymuşuz gibi davrandık.
Bir basın toplantısında bile epik ve didaktik olmayı seçtik, doğru ve gerçekçi bir paylaşım yerine...
"Ne söylediğimiz" değil, "nasıl söylediğimiz" önemliydi o gün...
Bi topu üleşemedik...
Beklentilere karşılık verebilmek kaygısını hep gerçeklerle yüzleşmenin önünde tuttuk.
Bir koca sezonu milli takım, kulüpler, hakemler ve
federasyon yetkililerini harmanladık ve "hah bizimkinin maçı var, ne
biçim doğrarım onu bu gece" şeklinde yaşayarak
heba ettik...
2009...
Daha iyi olabilir mi?..
2009 Gregoryen takvimin bir buluşu...
Yani 2009 kavramı insanoğlunun buluşu...
Bütün bu sorunlar da insanoğlunun buluşu...
Demek ki bunu ancak "insan" olanlar çözebilir...
"İnsan" olmayı seçenler...
Ancak asla unutmayın ki, "evren" ve "insanoğlunun aptallığı"nın sonu yok!
>> Sunay Akın
Yılı bitirirken kendime ayırdığım son geceyi Sunay Akın'ın canlı performansında değerlendirdim.
Müthiş bir adam Sunay...
Meddah'tan fazlası, filozoftan katmerlisi, tarihi en güzel masallaştıran adam ve toplumun aslında en değerli hizmetkârı...
Defalarca izledim...
Defalarca da izlerim...
Hele şu son komedi ve belgesel safsatalarını duyduktan sonra..
>> Alix De Souza
Alex "Ali" oluyormuş...
Bu büyük yetenek, topla bütünleşmeyi bilen ve her türlü rakibin beklediğinin hep dışında bir şeyler üretebilen, seyretmesi keyif veren üç-beş kişiden biri olan Brezilyalı, aslında çoktan "bizim" gibi oldu.
Koşmamaya, koştuğundan çok konuşmaya başladı.
"Sözleşme yoksa yerim dardır, oynayamam" tavrını da hissettik çoğu maçta.
F.Bahçe'nin yazdan bu yana üç tane maçı var ki çok koşmuş, topu ısırmış, rakibi sindirmiş ve rakibinin bile içini mest etmiş...
Biri G.Saray, diğeri Beşiktaş maçı... Üçüncüsü de Arsenal deplasmanı, Londra'da...
Farkında mısınız?.. Üçünde de Alex yok!..
Şimdi Türk olup milli takımda oynayabilirmiş ve hatta 40 yaşına kadar da F.Bahçe'de oynamayı düşünüyormuş...
Onun temposunda Selçuk Yula da oynar onun kadar, Cemil Turan da...
OLDU..
Gözlerim doldu..
SUZAN'DAN DOĞMA ALİX...
Türkiye'nin en hızlı yürüyen oyun kurucusu...
>> POST İT
Dostlar..
Sevgili okurlar...
Yeni yılın bayrak sözü şu olsun:
"Kula bela gelmez, Hak yazmayınca
Hak bela vermez, kul azmayınca..."
HAYIRLI, UĞURLU, SAĞLIKLI VE BOL KAZANÇLI BİR YIL OLUR İNŞALLAH...
>> S-ÖZ
"Fakir insan malı az olan değil, arzusu çok olandır."
(Seneca)
>> Ey Trabzonlu ve Sivaslı... "Geçmişini hatırlamayan, onu tekrar ve baştan yaşamaya mahkumdur." Unutmayın...