Pilav yiyen kaşığını belinde taşır

A -
A +

Denizli'deydim... Denizlispor ile G.Birliği maçını anlatacaktım... Benim geçmişimde özel bir yeri olan ve arsada bile olsa beraber top oynamışlığım bulunan Ali İpek ile, gelişen para çukurunu yerinde öğrenmek için de iyi bir fırsattı bu benim için. Bir anda bir kentin desteğini alan bir grup insanın isyanına tanık oldum. İşin ilginç yanı, kent insanı futbolcusunun dayanışmasına sahip çıkıyordu. Öte yandan başkanına da sahip çıkıyordu. Peki kim suçluydu? Bir yandan "Büyük başkan bizi bırakma" manşeti ve sloganları atılıyor, diğer yandan futbolcuları anormal destekleniyordu. Takım ise hiçbir mecburiyeti yok iken ve her türlü mazereti de mevcut iken, ligin dibindeki rakibine acımadan olağanüstü bir patlama gösteriyordu. Yusuf tam lider oluyor, gol sevinçleri bile mesaja dönüşüyor, aç bi ilaç oynayan takım muhteşem bir performans sonucu, maçı çatır çatır koparıp alıyordu. Öte yandan, paralarını bir gün bile aksamadan alan G.Birliği'nin tüm organizasyonları bu patlamaya engel olamıyor ve maçı bırakıyordu. Hem de bu işin nasıl olduğunu anlayamayan ve paraları tam zamanında ödeyen başkan İlhan Cavcav'ın gözleri önünde. Beşiktaş'ta para ödeyemiyordu ki; Ricardinho ile kapışıyor ve bunun sıkıntılarını engelleyemiyor, ama Denizlispor'un parasızlığından tam tersine bir sinerji açığa çıkıyor ve bu sosyal bir patlamaya dönüşüyordu. Tıpkı G.Saray'ın iki sezon önceki parasızlıktan doğan sinerjisi gibi... Vali Hasan Canpolat, Belediye Başkanı Nihat Zeybekçi, DTO Başkanı Necdet Özer ve DETKİB Başkanı Raşit Güntaş yuvarlak konuşuyor, kentin nabzına şerbet veriyor, ama işi muğlakta bırakıyorlardı. Oyuncular ise gizli gizli ve kendi kendilerine idman yapıyorlardı. Denizlispor ise sezonun en inanılmaz mücadelesini, oyundan çıkan Brezilyalıyı seyirciye alkışlatacak kadar liderlik yapan ve golleri oynamayanlarla birlikte kutlayan, attıran ve atan Yusuf Şimşek'in resitali ile sona erdiriyordu. Onların altını çizdiği sıkıntı, sosyal hakları olmayan, tazminatları asla bulunmayan sözleşmelerle sınırlı kaderlerinin, sendikal haklarının bulunmayışı ile ilgili gerçekle yüzleşmesiydi toplumun. Belirtmek istedikleri tüm takımların sıkıntısıydı. Özellikle insanlara dayalı yönetim modellerinin artık iflas ettiği gerçeğiydi. Tüm takımların derdiydi. Hiç idman yapmadan, düşme potasındaki bir takımı parçalayan bir takımın nâmus meselesiydi. Ali İpek'in çaresizliği ve yalnızlığıydı... Erzurumspor'un altını çizdiği gerçeğinin bir yansımasıydı... Kaşığı olmadan pilav yemeye gidenlerin gerçeğiydi orada gördüklerim... >> Castırı castırı cas Yabancı oyuncu veya hoca 4 avukatla gelir sözleşmeye... Bizimkine ise çoğunlukla "Sen bizim evladımızsın" muamelesi yapılır. Mesleki bir örgütleri yoktur ve çaresizdirler. Tek yapabilecekleri idmana çıkmamak filandır. Gizli gizli gidip koşar, ter atarlar... Onların CAS'ları vardır. Bizimkiler ise "Castırı castırı cas" diye oynarlar. >> Bakış açısı Alın size bakış açısı üzerine bir bakış... İster deyin ki saflık, ister deyin ki vurdumduymazlık... İsteyen istediği yere çekebilir ama fıkranın kalbinde "fener" yatıyor ona göre... *** Temel ile Dursun iki katlı bina yaparlar. Birinci katı tamamladıktan sonra, evleri olmadığı için orada kalmaya karar verirler. Yaz mevsimi olduğundan yattıkları yere sivrisinekler dolar. Bunlar da sineklerin kendilerini sokmaması için yorganı başlarına kapatırlar. Günlerden bir gün yine yatma zamanı gelince odaya ateş böcekleri girer. Bunlar her zamanki gibi başları yorganın içine gömülü şekilde yatarlarken. Temel bir ara başını dışarı çıkarıp ateş böceklerini görünce tekrar aceleyle yorganın içine gömülür. Dursun'u dürter ve ona; "Ula ula Dursun! Sivrisinekler ellerinde fenerle bizi ariyler" der.. >> Terim'e mail var Hocam ben aracıyım. Çok mail geldi, onları aktarıyorum. Diyorlar ki; Milli Takım'ın son hazırlık maçında Fenerli ve Beşiktaşlıları korumanı anlamışlar, Sivaslı zaten yok, olanı da oynatmadın. Servet, Sabri, Hakan Balta, Mehmet Topal doksanı buldular, Arda da oynadı ama oynayamadı, sakatlandı. Biraz ağırlarına gitmiş G.Saraylıların... Ben seni anlıyorum, ama anladığım kadarıyla onlar seni anlamakta zorlanıyorlar. >> POST-İT Aziz Yıldırım'ın hemen önünde edilen küfürler ve G.Saray bencinin açıkça tacizi üstüne yorumcunun amigo taraftarlığı ve bunlara neden olan, üstelik görüntüleri "kaçıran" NTV... Fuat Akdağ... Bir açıklama lütfen... >> S-ÖZ Rabbiyesinde var sekiz yanlışı; derste, medresede imla beğenmez. >> Aman haa... Varlığına güvenme bir kıvılcım götürür, güzelliğine güvenme bir sivilce götürür... Anlayana...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.