Pirincin beyaz taşı...

A -
A +

Bir badire atlattık ki tarifi mümkün değil, eşi benzeri yaşanmamış. Allah korudu bizi. Şimdi de askere-polise, tepkiler ve vatandaşa tavır almalar başladı kitle psikolojisi kıvamında ve sanal alemlerde. El insaf.. Askere-polise düşmanlık, düşmana askerlik ve polislik yapmaktır; böyle biline…

Bir tas pirincin içindeki siyah taştan değil, asıl beyaz taştan korkun..."    Bu bir Japon atasözü...        Tam da bugün kullanalım diye söylenmiş sanki...
Benim uzmanlık alanım değil siyaset, darbe, askeri hareketler, kalkışma filan…
Hiç anlamam...
Bilgim yoktur ama herkes gibi sadece fikrim vardır...
Ama bayraktan ve milletten anlarım...
Bildiğim şudur ki; tam da Avrupa'ya vizesiz gitmek üzereydik, birdenbire markete kimliksiz gidemez olduk...
Bir temizlik olacaksa, yara kazınıp temizlenecekse varsın ben markete gitmeyeyim...
O nedenle iştahsız da olsak spora ve tabii ki futbola dönmek istiyorum yüzümü…
Şuradan başlamak istiyorum...
Bir soruyla...
Mesela neden Konyaspor kombinelerinin satıldığı gişelerin önünde kuyruk var da; sansasyonel adamları kadrolarına katanların kombineleri boynu bükük bekliyor.
Çünkü orada 'o gün oradaydım' diyen bir taraftar kitlesi oluşturuldu...
Çünkü orada 'iyi günde, kötü günde' demeyi bilenlerin çoğunluğa geçti...
Çünkü oraya gelenler biliyorlar ki yenemeyebilirler ama iyi mücadele edecekler…
İşte onu görmenin kuyruğudur bu...
UYANIKLIK EDENLER VAR...
Mesela Gomez...
Mesela Bruma...
Mesela Van Persie...
Mesela Sosa...
Biraz zam yapılınca Türkiye'yi bir huzur ülkesi olarak kabul edebiliyorlar ama ruhları terk etmişse burayı bahaneleri ya terör oluyor ya da şu son 10 günün tatsızlıkları ve arbedeleri...
Sözleşmede iyileştirme ise bütün problemleri çözebiliyor...
O zaman ben de; biraz paraya ruhlarını dengeye getirebiliyorlar diyebilirim artık...
İşte o nedenle bu adamları kitle yakından tanıdığı için kombine alırken biraz geri duruyor, mücadelesini yürekten yapmayacağını hissediyor...

BİR İNCİ...
Hamza Hamzaoğlu Hoca'dan bir inci tanesi döküldü...
Diyor ki; "Serdar Aziz, yeni Bülent Korkmaz olur..."
Katılabilmem için çok yol alması gerekiyor...
Çünkü Bülent Korkmaz kadar cengâver olabilir, daha yükseğe sıçrayıp, daha çabuk atak kesebilir...
Ama önce kırık omzunu sargıya aldırıp tek kolu omzuna asılı olarak bir süre oynaması gerekiyor...
Kılı dönmeyecek ki ben bu laforizmaya inanayım...

POST-İT

İşin sırrı
"Akıllanmanın tek yolu, kendinden daha iyi bir rakiple oynamandır..."
Bu günümüzün spor dünyasında, futbol aleminde, hatta siyasi arenada tümüyle geçerli bir düsturdur…
Veee…
Tabii ki; "en büyük düşman bakacağın en son yerde saklanır" sözünü milattan önce 75 yılında sarf eden Julius Caesar'ın dediği gibi...
Kendinden daha iyi oynayanı yenebildiğinde, kendinden daha hızlı koşanı geçebildiğinde ve ondan daha yükseğe sıçrayabildiğinde ancak; en iyisi sen olabilirsin…

S-ÖZ
Platon demiş ki...
"Cahil insan bilmeyen değildir, bilmek istemeyendir. Bilmediğiyle mutlu olandır..."
Bilge Kağan demiş ki...
"Türk yurdunda yoksulluk o kadar azalsın ki; fakirlik suç sayılsın..."

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.