Rijkaard'ın "son kullanma" tarihi geçti...

Durup dururken, işler yolunda değilken ama alınan sonuçlarla işler yoluna girer gibi olurken, aniden oluşan bir acil kaos ortamında Florya'dan kalkan bir otobüsün içinde maç konuşulacak. Emenike denilen insan azmanıyla Gökhan Zan baş başa ne yapabilir, ona konsantre olacaklar... Yönetim işleri yoluna koyduğu için takım iyi oynamaya başlamadı. Takım iyi oynamaya başladığı için yönetimi başarılı gibi gösterdi. Kötü yönetilen ve kötü oynayan bir takımın başarısı Baros'un kıçüstü otururken atacağı olağanüstü volelere bağlıdır ama o da yok... Bu kadar garabeti hemen algılayan Aytekin Durmaz, topa müdahale edebilen Neill'i, rakibine müdahale etmiş olarak yorumladı ve oyun 0-1 başladı. Hakem hatalıydı. Aytekin Durmaz Karabük'ten milletvekili adayı olsa ancak bu kadar "yatırım" yapabilirdi... İkinci gol ise kaçınılmaz bir "artçı şok" ile oluştu... Bakıyorum, kendi silahlarının tümüne önlem alınmış takımı ve rakibin hiçbir silahına özel önlem düşünülmemiş bir takımı var Rijkaard'ın. Belli ki Karabüksporla ilk kez maçı oynarken tanışıyor!.. İlk yarı sonlarına kadar Karabükspor dördü beşi arıyor ve Galatasaray'ın ciddi bir "ilk gol" girişimi bile yok. Bu bile yeter önümüzdeki günlerde bizi bekleyen "cenaze töreni" için... İkinci yarının manzarası biraz farklı. Gökhan Zan Karabük'de olsa puan çıkacak, Emenike Galatasaray'da olsa yine puan çıkacak. Hakemimiz ise İstanbul'da olamayacağı kadar cesur ve vurdum duymaz. Hafiften kıllandığım Rijkaard ise Sabri'yi oynatmayarak ve Arda'yı unutarak vatandaşı Hiddink'e mektuplar yazmak peşinde. "Al sana işte sadece milli takımda oynayan Galatasaraylılar" diyor sanki... Bu arada içinde "hakem marifeti" veya "kaza eseri" olmayan tek gol geliyor ve skor sıkışıyor birdenbire. Geriye kalan ise "nafile çabalar" ile "geciken saadet" adlı yeni diziden bölümler... Belli ki başkanın tüzük-stat derken takımla uğraşacak hali kalmamış...