Bu tür maçlar en zorudur...
Rakip rahattır, şan ve şöhret için çıkmıştır vitrine ve gergin olan taraf olarak elinizin ayağınıza dolaşması çok doğaldır.
Öyle bir an gelir ki 50 bin kişi rakibe derken, aslında kendi takımına baskı yapmaya başlar...
İşte o an ihtiyacınız olan şey damarlarınızda mevcut olan inanmışlık ve tabii ki kadronuzdaki 'deneyim' katsayısının yüksekliğidir.
Frikiği elle atarmış gibi köşeye göndereceksin ve golü bulacaksın. Bir sonrasında Drogba kafayı vuracak ve direkler reddedecek golü...
Hatta bütün tersanelerine girilmiş olacak takımın ama oynama isteği ağır basacak ve rakip sahadan gelen haberle zaten şampiyon olmuş olarak sürdüreceksin maçı...
Bir ara sıkışmış ve paniklemiş de olabilirsin...
Sana inananlar ve başarını belgelemeni bekleyenler sabırsızca seni itebilir arkandan. Burak saçmalayabilir, ama onun gol atabileceğine inancını yitirmemelisin...
2-0 olacaksa bu Kral'dan olacaktır...
Sonrasında durdurulamaz ve önlenemez olabilirsin. Selçuk bir başka harika gol imal etmiş olabilir. Burak tarihi farkı ve krallığın resmiyetini ihmal etmiş de olabilir...
Şampiyon olmuş olabilirsin...
Sana duyulacak saygıyı da zorla almış olabilirsin.
Geceyi 'Ne mutlu Galatasaraylıyım diyene' gecesine de çevirmiş olabilirsin...
Unutma ki; haftaya seni en büyük hedef bellemiş bir takımın sahasına gideceksin. Bu insanlara o maçı da borçlusun...
Ligi muhteşem bitirmiş, harika bir sezon daha geçirmiş olabilirsin...
Bil ki hocanı senden mahrum bırakanlar, senin şampiyonluğunu engelleyemediler!