Samsun'da bir gece

Şimdi diyeceksiniz ki; "şu tükürük meselesini yazsan da senin gibi düşünmeyenler kalayı bassın, senin gibi düşünenler ise gelsin öpsün seni. Düşmem o tuzağa... Ben bir güzelliği, acının taa dibinden doğan bir asaleti yazacağım bu hafta... Neredeyse 20 yıl oldu... Malatya deplasmanı için Samsunspor otobüsü gencecik fidanları, sağlıklı bedenleri, aslan gibi gençleri doldurmuş, öne hocasını oturtmuş biraz mahmur biraz da yorgun yola çıkmıştı. Havza denilen yerde buzlanma vardı ve bir tuzak hazırlamıştı Türk futboluna. Otobüs bir anda kaydı... Karşısında beliren hayalet gibi bir kamyona çarptı ve derin şarampole yuvarlandı. Çığlık, acı, inleme ve yarası hafif olanların kıpırdayamayanları otobüsten çekip çıkarma mücadelesi ise hemen arkadan yola çıkan Çarşambaspor takımının otobüsüne nasipti. O takımın hocası Emin Kar'a ulaştığında yaşadığını ve konuştuğunu gördü. 'Belimde bir ağrı var' diyordu ama kendindeydi. Bir daha asla ayağa kalkamayacağını o an kimse bilemezdi... Kıbrıslı pırlanta Mete Adanır ise otobüsün kaydığı anda anormalliği fark etmiş ve ayağa fırladığı için kafasını tavana vurmuş ve orada can vermişti; oysa yanında oturan arkadaşı uyuduğu için sapasağlamdı... Tomiç oradaydı ve canlı olup olmadığı anlaşılmamıştı o an için... Nuri Asan Hoca yok olmuş, takımın neredeyse tamamı acının pençesine düşmüştü. Yaralıları götüren ve ilk kan verenler ise Çarşambaspor takımı mensupları olmuştu. Kötü yakalanmıştı Samsunspor... 20 yıl sonra... Bunlar unutulmasın diye yazdım... Kanal S yöneticileri ve tabii ki kardeşim Atilla Cebeci muhteşem bir organizasyon yapıp beni davet ettiler. İlkadım Belediyesi ise tüm imkanlarını seferber etmişti. Necaattin Başkan muhteşem bir ev sahipliği ile adeta 'kırmızı halılı Oscar töreni' gibi bir gece düzenlenmesine ön ayak olmuştu. İlkadım Belediyesi spor kulübünün 12 branşta gençlere spor yaptıran yöneticileri ve tabii ki sayın başkan Sezai Onaran'ın emekleri de göz ardı edilmemeli... Anma gecesinin yapıldığı spor kompleksinin adı ise 'Mete Adanır Spor Salonu' olarak tarihe çakılmıştı. Vali de oradaydı, Garnizon komutanı da.. Can arkadaşım Ömer Üründül ile birlikte bu üst düzey anma gecesine katılmaktan dolayı, o pırlantaları anmaktan dolayı büyük onur duydum... Her şey üst düzeydi... O geceden sağ kurtulan ama bir daha asla iki ayağının üstüne kalkamayan Emin Kar ise Samsunspor'a başkan olmuş ve kurtuluş mücadelesi başlatmış. Bir tek şeyi var başkanın. 'Tekerlekli sandalyesi...' Hayatımda ilk defa kameralardan çekinen, mikrofondan kaçan ve kalabalıktan sıkılan bir kulüp başkanı gördüm o gece orada.. Ve anladım ki... Samsunspor kendi küllerine geri dönmüş ve belki de ilk defa 'doğru' çıkış yolunu bulmuş... Aykut Kocaman içeride Elazığ ve dışarıda Gaziantep maçları için şöyle bir söylemde bulundu: "Doğru ve iyi oynadığımız ilk yarı..." Ve "Daha dağınık oynadığımız ikinci yarı..." Her iki maçta da doğru oynarken iki ve bir geri düş, üstelik körün bellediği tek santrfor ile oynamış ol... Her iki maçta da dağınık oynarken dediğin bölümde Semih'le 2 santrfora çıkmış ol ve maçı kurtar... Demek ki; dağınık ve yanlış oyun yarıyor Fenerbahçe'ye... 'Yaşandı bitti saygısızca' Meireles ne yaptıysa, Melo da onu yaptı... Ya da ne yapmadıysa, onu yapmadı... O hakeme göre tükürdü ise Melo da tükürdü hakeme göre... Tahkim'e göre Meireles tükürmediyse Melo da tükürmedi... Öztürk ise 'o hareket' sözcüğüyle hakeme alenen yapılan 'halkalı şeker' hareketini kastetti, tükürüğün olup olmadığını değil... Bana göre ise Melo bitti... Tükürmedi deseler de, demeseler de bitti... Ben bitirdim en azından 'BİDON'u'... S-ÖZ: (LOVELACE) 'En büyük cezaevi; taş duvarların, demir parmaklıkların içi değil, insanın kafasının içidir...' Trabzonspor'un artık bir an önce 'kupayı isteme etkinliklerinden' vazgeçmesi ve futbola dönmesi gerekiyor. Tolunay Kafkas antibiyotik gibi gelecektir takıma...