Sanat ağaçtan elma yapabilmektir...

A -
A +

Tamamı şöyle...
“Asıl sanat ağaçtan sandalye yapabilmek değil, ağaçtan elma yapabilmektir...”
Bir sezonu planlamak, sezon içinde stratejileri anlık gelişmelere göre değiştirebilmek, grup dinamikleri oluşturmak, garklı dünyaların insanlarını aylarca ‘sevk ve idare’ edebilmek; bir sanattır...
Kadro yapıp sahaya sürmek, sonra da ‘talihsiz goller yedik’ demek, ya da ‘bu takım iyi çalışmamış’ dürtüsüne sığınmak; olsa olsa marangozluk olur ki; o da ‘zanaattır’, ‘sanat’ değil... 
Atletico Madrid 2020 yılına kadar sözleşmesi olan Diego Simeone’nin sözleşmesini karşılıklı anlaşarak 2018 yılında sonlandırmayı kararlaştırdı. 
Yani adamların 4-5 yıllık planları varmış, bunu iki yıla düşürüp transfer yasağı nedeniyle yeni bir planlama ve strateji oluşturuyorlarmış...
Biz ne yaptık?..
Sezonun başlamasına 6 gün kala takım kurgusu oluşturmaya çalıştığımız bir teknik adamı gönderip, yeni birinin kucağına kendisinin olmayan bir takımı bıraktık...

HİÇ DOĞRU YAPAN YOK MU?..
Elbette ki var...
Konyaspor bir sezonu planlamış olmanın huzurunu yaşarken önünde biriken 2 sezonu planlıyor. Bütçesine uygun olarak kentini de bir ‘futbol şehrine’ çeviriyor.
Çünkü hocaları bu işi biliyor...
Osmanlıspor iki sezondur yapılanıyor ve belli ki önümüzdeki sezonun transferlerini şimdiden izlemeye başlamışlar bile.
Başakşehirspor son iki sezonun sinsi planlarını işlerliği kavuşturdu ve onlarda doğru yapılanmanın meyvelerini topluyorlar…
Ya Beşiktaş?..
En az diğer rakipleri kadar transfer yaptı, ve çoğunu da son dakikada takıma kattı...
Yani rakiplerinden hiç de farklı davranmadı, ama başlarında müthiş bir ‘öğretmen’ var ve adaletine inandırdığı oyuncularını eğlendirerek hazırlıyor.
Sanki oyun oynuyorlar idman yapmak yerine...
Duydum ki; Şenol Güneş’e 4 yıllık sözleşme hazırlıkları yapılıyormuş…
Özetle... 
“Yürüdüğü yolda iz bırakmayan o yoldan geçmiş sayılmaz...”
Birilerinin ayak izleri belirmeye başladı bile...
Birilerinin ise kibirden yanlarına yaklaşılamıyor.
“Kendini beğenmişlik aslında gizli bir kendini beğenmemişliğin isyanıdır” derler...

Egolar çatışıyor...
Arda Turan da ortaya egosunu koydu...
Bir anlamda ‘rest’ dedi...
Karşısında ‘poker face’ kralı, egosunu bilgi ve tecrübeyle süslemiş bir adama karşı…
‘İnsanın her zaman haklı olabileceği bir bakış açısı vardır ama sakın hep oradan bakmayın’ der bir bilge...
“Benim sağımda ‘Messi’ oynuyor, sen de kimsin” havası da sezmedim değil Arda’nın açıklamalarında…
‘Ben Barcelona oyuncusuyum’ vurguladı hep haşarı çocuk...
‘Şeref’ meselesini de pek fazla kurcaladı...
Oysa ‘Şerefli insanlar kendi hatalarının cezasını vicdanlarından alırlar’ der bir başka bilge... 

POST-İT
Hangi Hollandalı, dünyanın hangi ülkesinde bir teknik adam olarak başarılı oldu ki?
Hiddink demeyin, saatlerce anlatırım durumunu...
Rijkaard’ı yaşadı bu ülke...
Dirk Advocaat miadını doldurmuş bir ambalaj sanayidir...
Müthiş oyuncular çıkarırlar ama saha kenarına geldiler mi gazoz bile açamazlar...
Van Basten, Danyy Blind de ortada.
Hollanda teknik adam için yanlış adrestir...

S-ÖZ: Çok güncel bulduğu iki anlamlı söz aktarıyorum:
“Mürekkebi kullanılmamış kalem mürekkebi tükenmiş kalemden daha boştur...”
Veee...
“Kötülüğe karşı gözlerini kapayan, iyiliğe karşı gözlerini açan kadar görür...”

Stoch, Emenike, Salih, Sow... Hep gönderilmişlerdi bir şekilde… Hep geri geldiler tekrar. Bu nasıl bir ‘YENİ’ yapılanma olabilir ki?..

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.