Tribünlerin bazı takıntıları vardır ki; asla yıkamaz ve değiştiremezsiniz. Onlar bazı kişilere yüreğini hemen ve sonsuz açar, bazılarına ise ne yaparlarsa yapsınlar hep kör bakar. Oysa bir bilseler ki…
Tribün laneti bir bulut gibi çöker bazılarının üstüne... Futbol tarihimizin son 20 yılının modelidir bu... Çünkü 30 yılın gerisinde onlara İsfendiyar Efendi, Hakkı Kaptan, Fikret Bey denirdi ve her takımın ürünü muamelesi görürlerdi.
Son dönem Sabri Sarıoğluna takıktır mesela...
Tolga Zengin son dönem kurbanıdır onların…
Fenerbahçe seyircisi Selçuk Şahin gibi bir sarı-lacivert sevdalısını ıslıklayarak dışarı davet etmedi mi?
Necip asla bir kahraman olamayacaktır…
Oysa Quaresma bir ‘hero-yiğit’ muamelesi görmekle yükümlüdür...
Felipe Melo hâlâ daha en babayiğit yerlerde durmaktadır tribün ahalisinin yüreğinde...
Nasıl olur da Selçuk İnan sıradan, Felipe Melo kahraman olabilir, ben de bunu pek anlamam…
Bu saydığım isimler maç oynanırken sıçrayıp ağızlarıyla kuşu tutsalar, ‘vay utanmaz kuşu ısırdı yahu’ tepkisine mahkûmdurlar...
Mesela…
Galatasaray’ın tek yenilgisi olan Trabzonspor maçı, Sabri’nin ilk on birde olmadığı ilk maçtır...
Haftalar sonra Ankara’da puan kaybı yapan Beşiktaş’ın sıkıntısı Necip sakatlanıp oyundan çıktıktan sonra yaşanmadı mı?..
Fabri’nin yediği o utanılası golü Tolga yemiş olsaydı; ne durumda olurdu sanal alem silahşorlarının önünde acaba?..
Değer yargılarını cambazlara göre değil, sirkteki gösteri atlarını besleyenlere göre ayarlamaktan söz ediyorum...
General ne kadar iyi planlarsa planlasın göğüs göğse çarpışan piyadelerdir ve savaşların sonunu onlar belirler...
Ucunda ‘kazık’ var!
Bir rüzgâr gibi geçiyor gündemden.
‘Ver Batalla’yı, al Fernandao’yu...’
Fenerbahçe orta alandan ileri uca bağlantıyı sağlayacak, uçtakileri oynatacak ve attıracak ama aynı zamanda kendi de atacak bir oyuncuyu en ekonomik yoldan ve para vermeden almak istiyor...
Buraya kadar en ideal çözüm gibi duruyor...
Ama Batalla ile Diego’yu kıyaslarsam, o zaman neden gönderdin’ sorusu da bir transfer ucubeliği gibi duruyor...
Ayrıca…
Oynatmadığın bir oyuncuyu verip rakibin oynattığı bir oyuncuyu almak, pazarda sağlamları öne koyup çürükleri arkaya gizleyen bir pazar tezgâhı kurnazlığı gibi geldi bana…
S-ÖZ:
Bugün çok anlamlı bulduğum iki güncel sözle yetinmek istiyorum…
“Bu dünyanın daha fazla başarılı insana ihtiyacı yok. Aksine bu dünyanın acilen ve her türden barışçı, iyileştirici, onarıcı, öykücü ve sevgi dolu insanlara ihtiyacı var.” Dalai Lama
Veee…
“Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.”
Anthony Robbins
POST-İT
Ortada bir ‘nazar’ var galiba...
Beşiktaş’ın art arda gelen sakatlık haberleriyle eli kolu bağlanıyor...
Caner Erkin aylarca yok...
Talisca haftalarca yok...
Oynamasa da Aras bile kliniklere düşmüş...
Münferit ve kısa süreli sakatlıklar üst üste geliyor...
Ben buna harika bir yükselişin nazarı diyorum...
Gözle yiyorlar galiba Beşiktaş’ı...