Bu yazıyı ciddiye alır mısınız, ya da size okurlar mı bilemem ama ben futbol gözlemimi yazmakla mükellef olduğum için kaleme almak zorunda hissettim kendimi. Kulak arkası da yapabilirsiniz tüm Hollandalı teknik adamların yaptığı gibi....
Bir kere şunu başta söylemeliyim ki, içinde bulunduğunuz lig öyle pek bildiğiniz liglere benzemez ve siz bunu hâlâ daha sindirememiş gibisiniz...
Oysa ben sizin Hiddink gibi bir ambalaj sanayi ürünü ile Advocaat gibi sınırlı sorumlu eğitmenlerden farklı olarak düşünmüştüm. İçinde bulunduğunuz lig bir savaş alanıdır, çok pas ve iyi top oynamak nadiren sonuca götürür.
Üç forvet oynamak Süper Lig için intihar gibi bir şeydir ve ancak çaktırmadan forvet sayınızı üçe ve belki de beşe çıkarabilirsiniz ama bunu açık açık dizerseniz, hele de iç sahada herkes sizden puan çalabilir.
Son üç sezondur ne kaybettiyse iç sahada kaybetti Galatasaray, çünkü savaşmıyor, baskı yapmıyor ve baskıyı en kötü biçimde uygulayarak; yaparmış gibi yapıyor...
Öne attıklarınız da savunmayı asla önden başlatmıyor...
Van Basten, Ruud Gullit, Dennis Bergkamp denemedi bile...
Rijkaard’ın durumu malum…
Danny Blind ne halde görüyorsunuz...
En babası Van Gaal gittiği her yerden arkasından teneke çalınarak gönderiliyor…
Siz ise; harika bir öğretmen, müthiş bir yetiştirici, ama sıradan bir teknik adam durumuna düşüyorsunuz gittikçe...
Size ülkenizin Ajax veya Eindhoven ayarında bir takımını verdiler, siz ise Ado Den Haag seviyesinde davranıp gol hayalleri içinde yüzüyorsunuz...
STRATEJİ SORUNUNUZ VAR...
Maçtan önce kafanızda belli ki bir maç kurguluyorsunuz.
Oysa ya geri düşüyor ya da iki öne geçiyorsunuz ama yine kafanızdaki sabit stratejinin dışına çıkamıyorsunuz.
Oyuna iki kişi atıp oyunu değiştirmek gibi bir supleksi göremiyorum sizde. Kafanızdaki dakikayı beklerken maç gidiyor ama sizde bir kıpırdanma bile göremiyorum...
Podolski’yi Yasin’le veya Sinan’la değiştiremezsiniz siz. Çünkü maç öncesi stratejik planlamanızda bu yok...
Ya da korkuyorsunuz Alman’ı kaybetmekten belki de...
Rakibin beklediği ve umduğu her şeyi yapıyor takımınız ama rakibin beklemediği bir şeyleri yapabilmek konusunda en ufak bir umut göremiyorum sizde...
‘Sneijder içeri kat edip şut atacak’ formülüne karşılık rakipleriniz ‘yat önüne vuramasın’ çözümünü üretiyor ve sizin başka bir aktivite sunma ihtimaliniz yok...
‘Sayın Riekerink Bey’ bu lig sizi de ‘ham’ yapacak gibi duruyor...
Üstelik 50 bin kişilik toplulukların önünde...
İYİ İNSAN OLMAK YETMEZ…
İyi biri olduğunuz yüzünüzden de belli oluyor, ama bu lig iyi insanların ligi değildir...
Siz adaletli olabilirsiniz ama sahada olmakta olanların adaletle hiç ilgisi yoktur…
‘Ne kadar iyi bir insan olursanız olun, ilk hatanızda en kötü insan olursunuz’ derler. Siz Beşiktaş maçını 2 öne geçip farklı hiçbir şey üretememekten ve bütün hamlelerde geç kalmaktan dolayı kazanamadınız...
İç sahada bu kaçıncı sıkıntıdır...
Aynı hatayı tekrar tekrar yapmanın ne demek olduğunu Aristo söylemiş zaten; benim hatırlatmama hiç gerek yok.
Sizi bir Başakşehir maçı bekliyor ki; ‘aman diyim haa!’
Daha şimdiden Abdullah Avcı kimin nerede oynayacağını ve ne kadar oynayacağını biliyordur ve önlemleri hazırlamıştır...
Sayın Rikerink Bey...
Klasik Hollandalı görgüsünü ve sabit fikirliliğini bir yana bırakıp kadronuzu Türkiye şartlarına göre örgütlemezseniz ve savaştıramazsanız ve de tabelada geri düşmeyi sahada kurallara uygun bir kavgaya dönüştürerek reddedecek ve asla kabullenmeyecek adamları bir araya getiremezseniz haliniz dumandır...
Takımınız ‘kedi patileriyle’ oynuyor…
Oysa sizden beklenen ‘aslan pençelerini’ kullanmaları ve tırnaklarını dışarı çıkarıp Hollanda liginin yumuşaklığından kurtulmalarıdır.
Sağlık ve mutluluk dilerim…
Esen kalın…