Sevginin kantarı olmaz

A -
A +
Bu yazıyı Güneydoğunun pırlantası olan, yörenin sevgisi bol, yüreği geniş insanlarının arasından yazıyorum. Urfa Arena adını koyduğum stadından yazıyorum. Valisi, Belediye Başkanı, çarşı içindeki küçük esnafı, yerel gazetecisi ve televizyoncusunun arasında saklanarak değil, onlarla Urfalının yüreğinde gezinerek yazıyorum. Orada sevginin ne kilosu var ne de santimi. Sevgi analar gibi karşılıksız orada... Bu yazıyı Urfa'dan yazıyorum... Güneydoğu ilgi, merak ve sıcak; demektir benim için. Tarihi dokusu ile kültür bağlarının binlerce yıl geriye gidiyor olmasıdır oraya doğru meylimin nedeni. Herkesi ve her şeyi severler. Beni cezbeden anlamaya çalışmalarıdır her şeyi peşin hüküm duymadan. Oranın Belediye Başkanı Fakıbaba ile Balıklı Göl kenarında topluma kazandırılmış rehber çocuk arasında bir fark göremezsiniz. Aynı dururlar. Vali Nuri Okutan ise sanırsınız Urfaspor taraftarlar derneği yöneticisi en gönüllüsünden. Seferber etmiş gücünü takımı için ve yöresinin başarıya aç ve muhtaç insanları için. Çünkü "önce insan" olmak önemlidir orada... Yaşadığım yer ise İstanbul... Dünyanın en güzel ve en zor şehri. Karşılıklı sevmeye mecbur bırakıldığınız bir şehir... Takım tutarken bile "kanlı" hale gelmek zorunda olduğunuz yöre. İstanbul'da "kapalı devre" yaşanır. Burada, arabasının benzini bittiğinde en yakın benzincinin renkleri tuttuğu takıma uygun değilse, taksi tutarak kilometrelerce ötedeki tuttuğu takımın renklerini taşıyan benzinciye giden "elit insanlar" yaşar. Benim yaşadığım dünyada gazetecilik ortadan kalkmıştır. Spor sayfalarını muhabirler yerine muhbirler yapar. İnkar müessesesi en birinci savunmadır. Öküzün altında buzağı değil, deve ararlar bu kapsamlı dünyada ve işin kötü tarafı; bulabiliyorlar da... Köpek birini ısırırsa bu haber sayılmaz ama söz konusu olan bir "büyük" takım ise, "ısırttırırlar" köpeğe ki, haber olsun. Velhasıl tadı kaçmış bir dünyada yaşıyoruz derkeeen... Önce insan olmanın başkenti... Geliverdim Urfa'ya, insanlığımı tedavi etmeye. Stadı gezdirdiler bana gurur duyarak. Kim kulüp başkanı, kim yerel televizyonun sahibi veya kim bana Ahmad çayı ikram eden adam, inanın karıştırıyorsunuz burada. Çünkü hepsi "önce insan" olmuşlar. Koşulsuz sevmenin büyüsünü keşfetmişler... Ana baba gibiler bir misafire... Kimseyi dövmeden maç kazanmayı bilen, hatta daha önemlisi "kaybetmeyi" bilen insanlar var burada. Bu unutulmuş cennetin, sevgili bir futbol takımı var. Bu takımı da, artık Türkiye'nin bile ötesine pazarlayan ve sesini sevgiyle duyuran Ömer Kapaklı adında bir beyefendisi de var. Urfa'ya olan aşklarını, Şanlıurfaspor'a olan bağlılıklarını asla ve asla kimseyi incitmeden yaşadıklarını zaten biliyordum. Bütün mesele belki o muhteşem statta bir evrensel maçın oynanması. Ne paraya, ne de turiste, hatta ne de inayete ihtiyaçları yok... Gözlerden vazgeçmişler, birileri kulağını buraya doğru çevirir mi derdine düşmüşler. Şanlıurfaspor yıllardır hayalini kurduğu bir yolculuğu başarmaya çalışıyor. Önce şehri hazırladılar. Ardından bin zahmetle hizmete açtıkları muhteşem bir stada kavuştular. Şehri örgütlediler ve yukarılara doğru bir yolculuğa çıktılar. Vali yardımcıları Yıldıray Malgaç, Sedat Yıldırım ve Şaban Erdoğan asker olmuşlar kentin insanına. Stadın bekçisi ve Güneydoğu'daki tek taş pırlantanın nöbetçisi Gençlik Spor İl Müdürü Hakan Altu için söyleyecek söz bulamıyorum ki yeterli olsun. Bunları pek bilen yoktur. Çünkü onlara sunulan, Delgado'nun kaval kemiği, Lincoln'ün attığı kazıklar veya Alex'in soğuk algınlığı haberleridir. Urfa yöresinde insan köpeği ısırmaz, o nedenle "haber" sayılmaz orada olmakta olanlar... S-ÖZ En büyük başarıların sınırı, gelen ilk başarısızlığa kadardır... > Ümit Aktan Yedek medeniyet!.. Urfalılara bir de müjde vermek için buradayım dün ve bugün. Hani şu Avrupa Şampiyonasına talibiz ve galiba üzerimize kaldı ya işte o turnuva Anadolu'nun batısına yığılmıştı hatırlarsanız... Doğu ihmal edilişi kuzeyden güneye... Oysa Trabzon'un Avni Aker Stadı ile Urfa'nın Arena'sı "reserve stadion" olarak kabullenilmiş. Hani gerçekleşirse, Urfa'da bir Fransız veya Alman Milli Takımı ile bir İspanyol veya İtalyan Milli Takımı maç yapsa fena mı olur?. Üstelik Trabzon "stadın yenilenmesi" şerhi var, Urfa'nın ise doğrudan seçilmesi söz konusu. Hani... Şükrü Saracoğlu yok ama Urfa Arena var. Üstelik Saracoğlu'nun "mal sahibi" Aziz Yıldırım tarafından açıkça desteklenen Urfa Arena var... POST İT Florya'da çalan Fener marşı ve Arda'nın buna tepkisi dillerde. Fener kökenlilerin kınayan tepkileri var. Oysa Samandıra'da "çıldırın" çalmanın bedelini ben tahayyül edemiyorum. Metin Oktay zarafetini örnek gösterenlerin UEFA maçı öncesinde de benzer tepki göstermelerini beklerdim. UEFA bayrağı sarı kırmızı yapmış ve orta yuvarlakta yarım saat tutmayı mecbur kılmış. Konuyla hiç ilgisi olmayan Galatasaray'ı hatırlamış 50 bin kişi ve stat yıkılacağına bayrak kaldırılmış. Yoksa maç oynanamayacakmış neredeyse. Hakem ne çalar? Keyfine göre... Bazen ıslık havalara bakarak, işine gelmeyeni görmek istemeyen biri gibi... Bazen düdük öttürerek ve elinde kartla koşarak hırsız yakalamış gibi. İyi hakemi koruyormuş Sarvan... Çocuklara masal, büyüklere maval... Mejuto Gonzalez'i İspanya, Massimo Busacca'yı İsviçre neden korumuyor da en baba maçlara veriyor. Kıvırdı Sarvan... Çünkü onun "bazı maçlarda" gördüğünü değil, bildiğini çalan hakeme ihtiyacı var. Kafasına geçirdiler komiteyi, hiç üstüne alınmamış Sarvan. "Bu hakemlerle olmaz, başlarına yıkarım orayı, telefonuma nasıl çıkmaz, yabancı hakem isterim" sözlerinin muhatabı acaba Tekel idaresi midir?. Yoksa Merkez Hakem Komitesi mi? İlk yarıdan bulduğu tek hata iki kart yorumunun farklı olması imiş?. Ben de yedim... Senin hakeminin kafası yarıldı kafası, Oğuz Bey! Senin "sonucu etkilemedi ama" dediğin hataların çoğu maçı bir taraftan alıp diğerine verdi. Binin sırtına Cüneyt Çakır'ın bakalım o küçük omuzları sizi nereye kadar taşıyacak vereceğiniz "minör" maçlarla... >> Galatasaray az daha yanlış uçağa biniyorMUŞ. Transferde çok zorlanıyorMUŞ. Hocası hocalığı bilmiyorMUŞ. Arda gereksiz sinirleniyorMUŞ. Antalya uçağı neredeyse MUŞ'a gidiyorMUŞ...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.