Şeytanın avukatı ööölece durdu

A -
A +

Geçen hafta Cem Papila televizyona çıktı. Mert ve yürekli bir tavırla, "işte karşınızdayım" der gibi televizyona çıktı ve ööölece durdu. Star TV'de Serhat'ın karşısındaydı. Yöneticilerinin, "Sonuca tesir eden hatalar yapılmıştır" sözlerini inkâr etti ve "Hata yapmadım" dedi. Oysa Papila da Cem Deda gibi mağazanın gizli kamera sistemine ve olay mahallinde yakalanmıştı. Suç için eşkâl belirlemeye bile gerek yoktu. O programdan iki saat önce, Işık Sigorta Ayın Jürisi toplantısında birlikteydik ve onun "Yaaa... Kim ki o yaaa" gibi konuşmaları üzerine, başta ben olmak üzere bir çok arkadaş toplantıyı terk ettik. O ise, orada ve iki saat sonra Star TV'de ööölece durdu... Özür dilemek erdeminden uzaktı ve kendi sosyal duruşu ile kimliğini öne çıkarmaya çabalarken, Trabzonspor'un 10 trilyonunu nasıl gasp ettiğine kılıf uydurarak ööölece durdu. İşte o nedenle Avni Aker siyahlara büründü, 20 binden fazla insan yürüdü ama hamamda davul çalar gibi o insanlar yürürken, diğerleri seçim yapmaya kalktılar. Hukuku iade etmeden bir MHK oluşturup, sabaha karşı doğmuş olan Sabri Çelik'i bir akşam üstünde defnettiler. "Hata yapmadım" diyebilerek bir avukat gibi ööölece durdu. Yaptıkları hata değilse, olsa olsa "Kasıt" olabilir. "Kaza ile öldürmüşüm" derseniz, öldürme eylemini kabul etmiş ve bunun kaza olduğunu söylemiş olursunuz. "Kaza ile öldürmüşüm" demezseniz, bunun kaza eseri değil, bilinçli olarak yapıldığını, üstelik öldürdüğünüzü de kabul ederek deklare etmiş olursunuz. Hukukun temel kuralındaki bilinçli eylemi ikrar edersiniz. "Taammüden" suç teşkil eden eylemi bir hukukçu olarak en iyi "avukat gibi ööölece duran" Papila'nın bilmesi lâzım. Keşke "hata yaptım" diyebilseydi. İnsan bir hata yapabilir. Aynı hatayı ikinci kez yaparsa bunun adı "kaza" olur. Aynı hata üçüncü defa yapılıyorsa, bunun adı olsa olsa "ahmaklıktır". Ya da o gün orada yapıldığı gibi ne hata, ne de kaza, olsa olsa kasıtlıdır. Adaleti dağıtması gereken adam herkesin kabul ettiği hatalarını hata olarak kabul etmiyorsa ve üstelik bu adam bir hukukçuysa, adaleti şimdilerde olduğu gibi sokakta ve yerin altında ararlar. Ööölece duran avukatımıza direkt ve doğrudan sorular sordu Serhat. Ama ben bunun altında, "Ben sana soruları yönelteyim, sen sorularla yüzleşmiş ol ve kendi cevaplarını ver, bu seni ayağa kaldırır hocam" şeklinde bir televizyon manivelası hissetmedim değil. Avukatın aklanması adındaki şovun sonrasında, pazar gecesi sistemin Serhat Ulueren'i de yemeye başladığını gördüm. Üstelik programındaki "Ağır abiler" ve yöneticileri dâhil olmak üzere. Öte yandan hukukun iade ettiği hakkı müktesep kabul etmeden ve "Aman MHK'sız kalmayalım. Açılan davalar ligimizi tescil ettirmez sonra" hukuksuzluğuyla, hukuken kazanmış birine, yani Kemal Ulusu'ya karşı yasa çıkartılan bir ülkede, küçücük Serhat'ın çıtır çıtır yenmesi normal değil mi? Başkan Bıçakçı avukat, Şekip Mosturoğlu avukat, üstelik Aziz Yıldırım'ın avukatı ve yine bir avukat olan Cem Papila'nın sınıf arkadaşı. Bu kadar hukukçu bir araya geldi, hukukun Kemal Ulusu dediği kararı, en yüksek hukukçunun oturduğu makamdan geri döndürdü. Bu, "öpim abi federasyonu" şeytanın avukatları sayesinde "ööölece" duruyor. Buramıza kadar hukuka batmışız yani... Şıracı bozacı!.. Hani geçenlerde bir maç vardı ve iki takımın hocası birbirine girmişti. Bir garip adem ilk yarısı 1-0 ev sahibi, ikinci yarısı 3-1 misafir takım diye bagajdaki eurolarla dolaşıyordu. O maç düşme hattındaydı. Bu hafta da düşme hattında bir maç böyle bitti. İstanbulspor geriye düştü, sonra 3-1 kazandı. Maça gidecek otobüsü zor bulacak İstanbulspor ve Sakaryaspor'un elde ettiği bu skor ligin altındaki mertliği, hatta civanmertliği kanıtlanmıştır, ilk örneğin tam tersine. Bakmak ile görmek G.Saray'ın derdi seyircinin gelmemesi... Seyirci niye gelsin ki? Oynanan oyunun içinde "Keyif verici" hiçbir madde yok. Bilakis, insanın keyfini kaçıran golcüler, keyfin içine eden ilkel pas hataları ve top kayıpları. Her iki kanatta ve göbekte ne yapacağı belli olan adamların, belli olan şeyleri yapamaması!.. Duran top kazanmaktan ve rakip kaleciyle karşı karşıya kalmaktan korkan bir seyirci niye para verip de endişe satın alsın ki?.. İnsan, maça "canını sıkmaya" gider mi?.. Sen bir şeyler dene, merak uyandır, seyircinin içine "acaba" sal, ruhlara "belki" ek, onlar da gelsin herhangi bir güzel şey ihtimaline. Bakmak ile görmek arasında anlamak farkı vardır. Gelebilenler sadece bakabilenlerdir. Görmek isteyenler ise maça gelmiyor. Maçtan bir şey anlamayanlar, tat alamayanlar gelmiyor, o kadar. İkinciliğe razı olmanın rızasını ve oyundaki keyfin kaybolmasını hazmedemiyor gerçek G.Saray seyircisi. Yüxexes yassah!.. Ben Ufuk Özerten'e inanmak istiyorum. Zaman vermem gerektiğini de düşünüyorum. Ama zamanı kalmamış ligimizde gelecek senenin avansını vermek de, bu yılın pisliğini halının altına atmak anlamına geliyor. UEFA'ya rezil olmamak için açık bir "Alan da gaçan mı?" hissediyorum. Yasa ile ilgili problemi olan hukukçularla dolu ortalık. Sabretmek istiyorum ama gazetecilik yapan bir televizyoncu kardeşimi, yani "Serhat'ı satıveren" şürekâsının da tavrına üzülmüyor değilim. Serhat da benim gibi değirmenlere saldırdı. Bizim işimiz Levent Bıçakçı, Şekip Mosturoğlu, Ufuk Özerten, Ersun Yanal, Sabri Çelik ve tabii bombayı bunların kucağına koyan Bülent Yavuz'la ilgili. Yani kokuşmuş sisteme saldırıyoruz. Sistem de sesi "yüxek" çıkanın ümüğünü sıkmaya programlı. Bizim gibi bildiğini yazan, ya da birilerine göbekten bağlanmayan insanların ekmeğini taştan çıkarması gerekiyor. Mesela kitap yazıyorum, hukuk bir ucubeden yana çıkabiliyor!.. Gel D'li olma!.. Çarşamba günü Kupa finali Kanal D'de. Ben de o muhteşem geceyi hem gazeteme yazacağım, hem de Radyo D 104'te anlatacağım. Kanal D'nin çok önemli ve yayıncı kuruluşla boğuşacak bir gövde gösterisine hazırlandığını biliyorum. Çarşamba günü maça gelenler "DELİ" olacaklar ama gelmeyenler de "D"li olacaklar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.