ŞİKECİ GELDİİ HANIIIIIM!..

A -
A +

Benim problemim biraz farklı. Hatır şikesi veya teşvik priminden de öteye "özel anlaşma" kafama takılıyor. Adamı satıyorsunuz. Ya da kiralıyorsunuz. Burada adam elinizdeki "meta" oluyor. "Mal" yani. Sonra da "bana kalsa oynatma" diyorsunuz. Yani birine bir araba satıyorsunuz ve şartınız; "sattığınız arabayla sizin mahalleden geçmemesi" oluyor. Taksim'de oturduğunuz için arabayı satın alan kişi sizin sattığınız arabayla Taksim'e gelemeyecek. Gelebilir ama artık kendi malı olan sizin arabanızla gelemez. En son Diyarbakırspor Beşiktaş'a "1. İnönü Zaferi"ni tattırdığında Yasin, Eser ve Sinan'ı oynatamadı. Peki bu da bir çeşit şike sayılmaz mı? "Bana karşı oynatmazsan daha ucuza veririm" pazarlığı "menfaat sağlamak için para teklif etmek" veya "rüşvet vererek çıkar sağlamak" sayılmaz mı? Oyun içinde "ricacı" oyuncu kullanmak, topçuların dostluk ve yakınlıklarını kullanmak, hatta milletvekillerini kullanmak şikeye girmez mi? Topçusundan bunu bekleyen, hatta isteyen, verdiği oyuncuyu kendisine karşı oynatmamasını ama yarıştığı paralel rakiplerine karşı kullanmasını bir karara bağlamak için yönetim kurulunda topluca görüşmek "menfaat sağlamak amacıyla çete oluşturmak" maddesinden yargılanmayı gerektirmez mi? Onlar "baklavacının camını kıran aç çocuklardan" daha mı mâsum? Mesela, Beşiktaş'a karşı "oynattırılmayan" Sinan Kaloğlu bu hafta Cimbom'a çakıyor veya Fener Yasin Sülün'ün golüyle ligi bırakıyor. Bu şike değil mi?.. Soyunma odasında "Ben bu maçta oynamam, abim kızar" diyenler ya da en kritik maça yurtdışına oyuncu bakmak bahanesiyle gitmeyenler, Bursa'nın Beşiktaşlı federasyon üyesine, bu nedenlerle Altay'ın harcanmasına göz yumanlar, artık "aşikâr ötesi" durum arz edenler, nasıl olur da "sadece bana karşı oynamasınlar" kararını şike kabul eder? Ayrıca "olsa biz yapardık" diyen ve sonra da net söylemi "yanlış anlaşıldım" diyerek geçiştiren ve "biz okulluları" utandıran "okulsuz" yönetici, yakasında "asla yapılmamış" şike yaftasıyla dolaşmıyor mu? Yani şike yok mu? Ben mi kuruntu yapıyorum yoksa?.. Kurmay-Yaver G.Saray gittikçe üstüne koyuyor. Beşiktaş da öyle. F.Bahçe çok yukarıdan girdiği için ambalaj yavaştan sıyrılıyor. Trabzonspor da düşüyor ve düşmesi normal. "İki düşenler" ön elemesi geldi. "İçi çıkanlar"ın acelesi yoktu. Bu yarışı kurmay komutanların yaverleri kazanacak. Koca sezonu işi planlayanlar götürecek. Yani BJK ve GS... Yani Bosque'nin İspanyol yaverleri veya Hagi'nin Balint'i. Ben buna dayanarak sezon başından beri iddia ediyorum. Kaplan gözü Beşiktaş Fener'i "nasıl yendi?" sorusundan önce "neden yendi?" sorusunun cevabını aradım. Beşiktaş açtı. Kırgındı. Yaralıydı. Olanları kendine yediremedi. Fener toktu. Sağlıklı ve neşeli görünüyordu. Farkında değildi acısının, dışarıda 6'lık, içeride 3'lük maçların. Yazarları ve yönetimi F.Bahçe medyasıyla el ele verip kamufle ediyorlardı acı duyulması gereken sonuçları. Sonunda açlıkla terbiye edilen Beşiktaş, Fener'i yendi. Sabaha kadar oynasalar daha da farklı yenerdi. Atlar niye kamçılanır, koşsunlar diye. Kamçılanan Beşiktaş rakibinden çok koştu, tekmeye kafa soktu, Nobre ve Serhat'ın alışılmış "Kadıköy serkeşlikleri" İnönü'de sökmedi. Dayılanamadılar. Maça aç aç bakan, rakibine "kaplan gözüyle" bakan Beşiktaş'a yenildiler. Ha unutmadan şunu da söyleyeyim. İstatistik bir gerçeğe göre, maç başına 1 milyar alan Fırat Aydınus, maç başına 100 milyar alan Alex'in 2.3 (yazıyla iki nokta üç) misli koşmuş!.. Bir kaç iyi adam Futbolun "birbirine girmeye" en meyilli olduğu derbi öncesinde bazı "kafa" adamların, belki de ilk defa "yıkmaktan çok yapmaya" yönelik tavırlarını teslim etmeliyim. Yiğidin hakkını verelim. Bu işin başını Reha Muhtar çekti. Günlerce olumlu ve sıcak yaklaşarak "derbi gerilimini" ezmeye çalıştı ve "yumuşak - tatlı" bir uslup seçti. Galiba bir avuç iyi adamın, çoğalarak spora bulaşması gerekiyor. "Bir kaç kötü adam"ın TV'lere bulaşıp "halkı ebleh etme" makinesi haline dönüştürmeye çalışmaları karşısında bir avuç iyi TV'cinin spora bulaşması gerekiyormuş. Çünkü "yıkanlar" yönetici ve taraflı yazarlar. Yapanlar ise Reha Muhtar, Ali Kırca, Uğur Dündar... Hıyar uzmanı Adam 8-10 yıldan fazladır spor camiasını, hakemleri, yöneticileri, hatta topçuları ve seyredenleri affedersiniz HIYAR yerine koydu. Sonunda manavlar adına hareket eden HIYAR'dan sorumlu dernekler tepki gösterdi. Adamı kınadılar. HIYAR yerine konanlardan "tık" yok. Ama HIYAR'lar çok tepkili bu işe. Yani... HIYAR yerine konan insanlar kabulleniyor da, insan yerine konan HIYAR'lar bu işe çok kızıyor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.